Avukatlık Kanunu
4 Temmuz 2014Elatmanın Önlenmesi (Men’i Müdahale)
5 Temmuz 2014Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Kanun Numarası : 2709
Kabul Tarihi : 18/10/1982
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 09/11/1982
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 17863 Mükerrer
Açıklama:
Not:
1) Anayasa, 23/09/1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından, 18/10/1982 tarihinde Milli Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiş ve 18/10/1982 tarihinde halk oylamasına sunulmak üzere 20/10/1982 tarihli ve 17844 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 07/11/1982 tarihinde halk oylaması sonucunda kabul edilmiş ve 2709 sayılı kanun olarak 09/11/1982 tarihli ve 17863 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
2) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanun ile yapılan Anayasa değişiklikleri 12/9/2010 tarihinde Halkoyuna sunularak kabul edilmiştir. Halkoylamasına ilişkin 22/09/2010 tarih ve 846 sayılı Yüksek Seçim Kurulu Kararı 23/09/2010 tarihli ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
BAŞLANGIÇ
(Mülga birinci fıkra: 23/07/1995 – 4121 s. K.)(*)
(Mülga ikinci fıkra: 23/07/1995 – 4121 s. K.)(*)
(Değişik üçüncü fıkra: 23/07/1995 – 4121 s. K.)(*) Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;(**)
Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere.
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan 1., 2. fıkra ve değiştirilen 3. fıkra için Tarihçeye bakınız.
(**) Fıkrada yer alan “Hiçbir düşünce ve mülahazanın” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 1. maddesi ile “Hiçbir faaliyetin” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan 1., 2. fıkra ve değiştirilen 3. fıkra metni:
– Ebedi Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaşıldığı sırada;
– Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12/09/1980 harekatı sonucunda, Türk Milletinin meşru temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Milli Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip ve doğrudan dopruya O’nun eliyle vazolunan bu ANAYASA;
– Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;
BİRİNCİ KISIM: GENEL ESASLAR
I. Devletin şekli
II. Cumhuriyetin nitelikleri
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
V. Devletin temel amaç ve görevleri
VI. Egemenlik
VII. Yasama yetkisi
VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
IX. Yargı yetkisi
X. Kanun önünde eşitlik
XI. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü
İKİNCİ KISIM: TEMEL HAKLAR VE ÖDEVLER
BİRİNCİ BÖLÜM: Genel Hükümler
I. Temel hak ve hürriyetlerin niteliği
II. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması
III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması
IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması
V. Yabancıların durumu
İKİNCİ BÖLÜM: Kişinin Hakları Ve Ödevleri
I. Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı
II. Zorla çalıştırma yasağı
III. Kişi hürriyeti ve güvenliği
IV. Özel hayatın gizliliği ve korunması
A. Özel hayatın gizliliği
B. Konut dokunulmazlığı
C. Haberleşme hürriyeti
V. Yerleşme ve seyahat hürriyeti
VI. Din ve vicdan hürriyeti
VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti
VIII. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
IX. Bilim ve sanat hürriyeti
X. Basın ve yayımla ilgili hükümler
A. Basın hürriyeti
B. Süreli ve süresiz yayın hakkı
C. Basın araçlarının korunması
D. Kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı
E. Düzeltme ve cevap hakkı
XI. Toplantı hak ve hürriyetleri
A. Dernek kurma hürriyeti
B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
XII. Mülkiyet hakkı
XIII. Hakların korunması ile ilgili hükümler
A. Hak arama hürriyeti
B. Kanuni hakim güvencesi
C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar
XIV. İspat hakkı
XV. Temel hak ve hürriyetlerin korunması
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Sosyal Ve Ekonomik Haklar Ve Ödevler
I. Ailenin korunması ve çocuk hakları (*)
Açıklama:
(*) “I. Ailenin korunması” olan madde başlığı, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 4. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi
III. Kamu yararı
A. Kıyılardan yararlanma
B. Toprak mülkiyeti
C. Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması
D. Kamulaştırma
E. Devletleştirme ve özelleştirme(*)
Açıklama:
(*) “Devletleştirme” olan madde başlığı 13/08/1999 tarih ve 4446 sayılı kanunun 1 inci maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
IV. Çalışma ve sözleşme hürriyeti
V. Çalışma ile ilgili hükümler
A. Çalışma hakkı ve ödevi
B. Çalışma şartları ve dinlenme hakkı
C. Sendika kurma hakkı
D. Sendikal faaliyet
VI. Toplu iş sözleşmesi, grev hakkı ve lokavt
A. Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı (*)
Açıklama:
(*) “A. Toplu iş sözleşmesi hakkı” olan madde başlığı, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 6. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
B. Grev hakkı ve lokavt
VII. Ücrette adalet sağlanması
VIII. Sağlık, çevre ve konut
A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
B. Konut hakkı
IX. Gençlik ve spor
A. Gençliğin korunması
B. Sporun geliştirilmesi ve tahkim (*)
Açıklama:
(*) “Sporun geliştirilmesi” olan madde başlığı, 17/03/2011 kabul tarihli, 29/03/2011 tarih ve 27889 sayılı R.G.de yayımlanan 6214 sayılı Kanunun 1. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
X. Sosyal güvenlik hakları
A. Sosyal güvenlik hakkı
B. Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler:
C. Yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşları
XI. Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması
XII. Sanatın ve sanatçının korunması
XIII. Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları
Açıklama:
(*) “XIII. Sosyal ve ekonomik hakların sınırı” olan madde başlığı, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 22. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Siyasi Haklar Ve Ödevler
I. Türk vatandaşlığı
II. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları
III. Siyasi partilerle ilgili hükümler
A. Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma (*)
Açıklama:
(*) “Parti kurma, partilere girme ve partilerden çıkma” olan madde başlığı 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
B. Siyasi partilerin uyacakları esaslar
IV. Kamu hizmetlerine girme hakkı
A. Hizmete girme
B. Mal bildirimi
V. Vatan hizmeti
VI. Vergi ödevi
VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı (*)
Açıklama:
(*) “VII. Dilekçe hakkı” olan madde başlığı, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 8. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
ÜÇÜNCÜ KISIM: CUMHURİYETİN TEMEL ORGANLARI
BİRİNCİ BÖLÜM: Yasama
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi
A. Kuruluşu:
B. Milletvekili seçilme yeterliliği
C. Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçim dönemi
D. Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin geriye bırakılması ve ara seçimleri
E. Seçimlerin Genel yönetim ve denetimi
F. Üyelikle ilgili hükümler
1. Milletin temsili
2. Andiçme
3. Üyelikle bağdaşmayan işler
4. Yasama dokunulmazlığı
5. Milletvekilliğinin düşmesi (*)
Açıklama:
(*) Madde başlığı, 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
6. İptal istemi
7. Ödenek, yolluk, emeklilik ve sosyal haklar(*) (**)
Açıklama:
(*) “7. Ödenek ve yolluklar” olan madde başlığı, 03/10/2001 kabul tarihli, 22/10/2001 tarih ve 24561 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 27. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
II. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri
A. Genel olarak
B. Kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi
C. Kanunların Cumhurbaşkanınca yayımlanması
D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma
E. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme
F. Savaş hali ilanı ve silahlı kuvvet kullanılmasına izin verme
III. Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri ile ilgili hükümler
A. Toplanma ve tatil
B. Başkanlık Divanı
C. İçtüzük siyasi parti grupları ve kolluk işleri
D. Toplantı ve karar yeter sayısı
E. Görüşmelerin açıklığı ve yayımlanması:
IV. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları
A. Genel olarak
B. Gensoru
C. Meclis soruşturması
İKİNCİ BÖLÜM: YÜRÜTME
I. Cumhurbaşkanı
A. Nitelikleri ve tarafsızlığı
B. Seçimi
C. Andiçmesi
D. Görev ve yetkileri
E. Sorumluluk ve sorumsuzluk hali
F. Cumhurbaşkanına vekillik etme
G. Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği
H. Devlet Denetleme Kurulu
II. Bakanlar Kurulu
A. Kuruluş
B. Göreve başlama ve güvenoyu
C. Görev sırasında güvenoyu
D. Görev ve siyası sorumluluk
E. Bakanlıkların kurulması ve bakanlar
F. Seçimlerde geçici Bakanlar Kurulu
G. Tüzükler
H. Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi
İ. Milli Savunma
1. Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı
2. Milli Güvenlik Kurulu
III. Olağanüstü yönetim usulleri
A. Olağanüstü haller
1. Tabii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilanı
2. Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozul ması sebepleriyle olağanüstü hal ilanı
3. Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme
B. Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali
IV. İdare
A. İdarenin esasları
1. İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği
2. Yönetmelikler
B. Yargı yolu
C. İdarenin kuruluşu
1. Merkezi idare
2. Mahalli idareler
D. Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler
1. Genel ilkeler
2. Görev ve sorumlulukları, disiplin kovuşturulmasında güvence
E. Yükseköğretim kurumları ve üst kuruluşları
1. Yükseköğretim kurumları
2. Yükseköğretim üst kuruluşları
3. Yükseköğretim kurumlarından özel hükümlere tabi olanlar
F. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, radyo ve televizyon kuruluşları ve kamuyla ilişkili haber ajansları (*)
Açıklama:
(*) “Radyo ve televizyon idaresi ve kamuyla ilişkili haber ajansları” olan madde başlığı 08/07/1993 tarih ve 3913 sayılı Kanunun 1. maddesiyle “Radyo ve televizyon kuruluşları ve kamuyla ilişkili haber ajansları” olarak, 21/06/2005 kabul tarihli, 23/06/2005 tarih ve 25854 sayılı R.G.de yayımlanan 5370 sayılı Kanunun 1. maddesi ile de metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
G. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
H. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
İ. Diyanet İşleri Başkanlığı
J. Kanunsuz emir
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Yargı
I. Genel hükümler
A. Mahkemelerin bağımsızlığı
B. Hakimlik ve savcılık teminatı
C. Hakimlik ve savcılık mesleği
D. Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması
E. Mahkemelerin kuruluşu
F. Devlet Güvenlik Mahkemeleri
G. Adalet hizmetlerinin denetimi (*)
Açıklama:
(*) “G. Hakim ve savcıların denetimi” olan madde başlığı, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 14. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
H. Askeri yargı
II. Yüksek mahkemeler
A. Anayasa Mahkemesi
1. Kuruluşu
2. Üyelerin görev süresi ve üyeliğin sona ermesi (*)
Açıklama:
(*) “2. Üyeliğin sona ermesi” olan madde başlığı, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 17. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
3. Görev ve yetkileri
4. Çalışma ve yargılama usulü
5. İptal davası
6. Dava açma süresi
7. Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi
8. Anayasa Mahkemesinin kararları
B. Yargıtay
C. Danıştay
D. Askeri Yargıtay
E. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
F. Uyuşmazlık Mahkemesi
III. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
IV. Sayıştay
DÖRDÜNCÜ KISIM: Mali ve Ekonomik Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM: Mali Hükümler
I. Bütçe
A. Bütçenin hazırlanması ve uygulanması
B. Bütçenin görüşülmesi
C. Bütçelerde değişiklik yapılabilme esasları
D. Kesinhesap
E. Kamu iktisadi teşebbüslerinin denetimi
İKİNCİ BÖLÜM: Ekonomik Hükümler
I. Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey (*)
Açıklama:
(*) “I. Planlama” olan madde başlığı, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 23. maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
II. Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi
III. Tabii servetlerin ve kaynakların aranması ve işletilmesi
IV. Ormanlar ve orman köylüsü
A. Ormanların korunması ve geliştirilmesi
B. Orman köylüsünün korunması
V. Kooperatifçiliğin geliştirilmesi
VI. Tüketiciler ile esnaf ve sanatkarların korunması
A. Tüketicilerin korunması
B. Esnaf ve sanatkarların korunması
BEŞİNCİ KISIM: Çeşitli Hükümler
I. İnkılap kanunlarının korunması
ALTINCI KISIM: Geçici Hükümler
YEDİNCİ KISIM: Son Hükümler
I. Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılma:
II. Başlangıç ve kenar başlıklar
III. Anayasanın yürürlüğe girmesi
Kanuna İşlenemeyen Hükümler:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun
2) 13/08/1999 tarih ve 4446 sayılı Kanun
3) 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun
Geçici Madde – A) Bu Kanunun 24 üncü maddesi ile Anayasanın 67 nci maddesine son fıkra olarak eklenen hüküm bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk genel seçimde uygulanmaz.
B) Bu Kanunun 28 inci maddesi ile Anayasanın 87 nci maddesinde yapılan değişiklik, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce, Anayasanın 14 üncü maddesindeki fiilleri işleyenler hakkında uygulanmaz.
4) 27/12/2002 tarih ve 4777 sayılı Kanun
TBMM Kararları
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Güvenlik ve İstikrara Katkı Yapmak Amacıyla Irak’a Gönderilmesine; Bu Kuvvetlerin Görev ve Kullanılmasına İlişkin Gerekli Düzenlemelerin Hükümet Tarafından Yapılmasına Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca Bir Yıl Süreyle İzin Verilmesine Dair TBMM Kararı
Karar No : 782
Karar Tarihi: 07/10/2003
Resmi Gazete Tarihi: 08/10/2003
Resmi Gazete Sayısı: 25253 (Mük.)
TBMM
Koalisyon güçlerinin Irak’a yönelik askeri harekatının sona ermesiyle Irak’ta yeni bir döneme girilmiştir. Baas rejiminin devrilmesi, Irak halkının bu acı geçmişi geride bırakarak ümit ve güvenle bakacağı huzurlu bir gelecek inşa etmesi imkanını beraberinde getirmiştir.
Türkiye, ortak bir tarihi ve coğrafyayı paylaştığı, Türk milletiyle yakın dostluk, kardeşlik ve akrabalık bağlan olan Irak halkının güç dönemlerinde her zaman yanında olmuş, kendilerine her desteği sağlamıştır.
Bugün Irak halkı tarihinin çok güç bir döneminden geçmekte, milli devletini kurma sürecinde sancılı bir geçiş dönemi yaşamaktadır. Uzun yıllar otoriter bir rejimin baskısı altında ve Birleşmiş Milletler müeyyidelerinin ağır ve olumsuz şartlarında yaşayan ve büyük sıkıntılar çeken kardeş Irak halkı, bugün de askeri müdahale sonrası dönemin acılarına ve sıkıntılarına katlanmak durumuyla karşı karşıya kalmıştır.
Bu sancılı dönemin mümkün olabilecek en kısa sürede aşılması ve bunun için gerekli ortamın ve şartların hazırlanması büyük önem taşımaktadır.
Hükümetimiz, bu amaçla Irak’a ihtiyaç duyduğu yardım ve desteğin verilmesinin uluslararası camianın ortak görev ve sorumluluğu olduğu düşüncesindedir.
Bugün hüküm süren şartlarda, ülkede güvenliğin sağlanarak istikrar ortamının tedricen tesisi en acil konudur. Irak halkının temel ihtiyaçlarının karşılanması, alt yapı hizmetlerinin ihyası ve merkezi ve mahalli yönetim birimlerinin işlerlik kazanmasının temini, çok büyük ölçüde, ülkedeki kargaşa ve kaos ortamının sona erdirilmesine bağlıdır.
Irak’taki durum uluslararası camia için ciddi bir endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir. Askeri harekat sonrası dönemde olumsuz şartların düzelmesi yönünde kaydedilen bazı gelişmelere rağmen, Irak’taki durum uluslararası barış ve güvenlik için tehdit teşkil etme niteliğini korumaktadır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 22 Mayıs 2003 tarihli 1483 sayılı Kararı’nda da bu tespit yapılmış ve bu durum karşısında Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler Irak’ta istikrar ve güvenlik şartlarının oluşmasına katkıda bulunmaya ve Irak halkına ülkenin yeniden inşası için destek vermeye davet edilmiştir.
Komşumuz Irak’ta yaşanan gelişmeler ve Irak’ın geleceği Türkiye’yi doğal olarak yakından ilgilendirmektedir.
Irak’ın toprak bütünlüğünün ve milli birliğinin korunması, Irak toplumunu oluşturan tüm milli grupların ve tüm Irak vatandaşlarının temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alacak yeni demokratik Irak’ın tesisi Türkiye için de hayati önem taşımaktadır.
Irak’ta kalıcı bir istikrar ortamının kurularak Irak halkının kendi geleceğini demokratik ve barışçı yollarla belirlemesine imkan verilmesi ve Irak’ta egemenlik yetkilerini tam olarak kullanacak, Irak halkını temsil niteliğini taşıyan ve uluslararası standartları karşılayan bir hükümetin oluşturulması ve bu suretle bu geçiş sürecinin en kısa sürede tamamlanması Türkiye’nin en samimi arzusu ve temennisidir.
Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyacak, milli birliğini ve dayanışmasını güçlendirecek yeni bir siyasi yapıya kavuşması ve etkili bir demokratik sistemin bütün icaplarıyla ve kurumlarıyla oluşturulması uluslararası toplumun, bölge ülkelerinin ve tüm Iraklıkların çıkarına olacaktır. Irak’ın bölgemizde bir istikrar unsuru olarak barış ve güvenliğe katkıda bulunması da esasen buna bağlıdır. İçinden geçilen bugünkü hassas dönemde herkesin sorumluluk duygusu ile azami dikkat ve ihtiyatla hareket etmesi bu bakımdan büyük önem arzetmektedir.
Irak’ın milli devlet inşa etme sürecinde, Irak’ın kurucu halkı olan Arap, Kürt, Türkmen ve Asuriler etkili bir rol oynamalı, hiçbir milli gruba imtiyazlı bir statü verilmemeli ve tüm milli gruplara bu sürece eşit statüde katılma imkanı tanınmalıdır.
Irak’ın yeni siyasi ve anayasal yapısı da tüm milli grupların meşru endişe ye beklentilerini karşılayacak şekilde belirlenmelidir. Birleşik ve demokratik Irak’ın milli bütünlüğünün zedelenmemesinde ve devlet yapılarının sağlam esaslar üzerine bina edilmesinde bu temel husus tayin edici olacaktır.
Tüm Irak halkını bir bütün olarak kucaklayan Türkiye, bu geçiş sürecinde Irak’ta güvenli bir geleceğin inşa edilmesi için gerekli ortam ve şartların hazırlanmasının en öncelikli konu olduğuna inanmaktadır. Irak’ta hüküm süren kaos ortamının aşılamaması ve güvenlik şartlarının daha da ağırlaşmasının, sonuçlan kestirilemeyecek kalıcı ve çok olumsuz etkileri olabilecektir. Ülkenin, milli birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasını güçleştirecek ve sosyal dokusunun tahrip olmasına yol açacak tehlikeli bir mecraya sürüklenme riskinin bertaraf edilmesi bu bakımdan hayati önem taşımaktadır.
Öte yandan, Irak’ın güvenliğinin Türkiye’nin güvenliği üzerinde çok yönlü ve doğrudan etkileri olduğu da acı tecrübelerle sabit bir gerçektir. Türkiye, bölgedeki gelişmelerden ve özellikle ve öncelikle Irak’taki durumdan kaynaklanan güvenlik tehdit ve risklerine uzun yıllar maruz kalmış, bu mücadelede ağır bir bedel ödemiştir.
Bu bakımdan Türkiye’nin milli birliğini ve toprak bütünlüğünü hedef alan terör unsurlarının Irak’ta yuvalanmalarının önlenmesi, Türkiye için birinci öncelikli hayati bir konudur. Bu amaçla, Irak’ın PKK/KADEK terör unsurlarından temizlenmesinde ve Irak topraklarının ileride teröristler için melce olmaktan çıkartılması için gerekli tüm tedbirlerin alınmasında Türkiye kesin kararlıdır.
Bu konudaki haklı güvenlik endişelerimiz başta ABD olmak üzere koalisyon güçleri tarafından da iyi bilinmekte ve anlaşılmaktadır.
PKK/KADEK terör örgütünün Irak’tan tasfiyesi ve buradan kaynaklanan terör tehdidinin kesin olarak bertaraf edilmesi konusunda ABD ile resmi görüşmeler başlatılmıştır. Bu görüşmelerde, PKK/KADEK’in kuzey Irak’tan tasfiyesi konusundaki ortak anlayış birliği teyid edilmiş ve bu amaçla alınacak tedbirler üzerinde durulmuştur. 59’uncu Cumhuriyet Hükümeti, başlatılan bu sürecin tüm etkili tedbirler alınarak ortak hedefler doğrultusunda ilerletilmesi ve sonuçlandırılmasında kararlıdır.
Hükümetimizin Irak’taki duruma ve geçiş sürecinde yaşanan gelişmelere bakış açısını şekillendiren temel düşünceler bunlardır. Bu sürecin mümkün olacak en kısa sürede tamamlanması ve Irak’ta kalıcı bir güvenlik ve istikrar ortamının tesisi Türkiye’nin temel çıkarlarının da bir icabı olarak görülmektedir.
İçinde yaşadığı hassas ve sorunlu bölgede barış ve güvenliğin hüküm sürmesi için çok yönlü çaba sarfeden Türkiye’nin, istikrar unsuru bir bölge ülkesi olarak kendi güvenliğini ve temel çıkarlarını da haleldar edecek gelişmelere karşı kayıtsız ve ilgisiz kalması basiretli ve sorumlu bir siyasi yaklaşım olmayacaktır.
Bu nedenlerle, Türkiye’nin Irak’ta güvenlik ve istikrar şartlarının oluşturulması ve Irak’ın yeniden yapılandırılmasında üzerine düşen yardım, katkı ve desteği vermesi kaçınılmaz bir milli sorumluluk olarak görülmelidir.
Bu düşüncelerle hareket eden 59’uncu Cumhuriyet Hükümeti, bu ilke ve amaçlar doğrultusunda Türkiye’nin çokuluslu güçlerin bir parçası olarak Irak’ta istikrar ve güvenlik harekatına askeri güç katkısında bulunmasının yerinde ve gerekli olacağı sonucuna varmış ve bu amaçla Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca Yüce Meclisimizden izin istenmesini kararlaştırmıştır.
Yüce Meclisimizin bu konuda vereceği karara bağlı olarak, Irak’taki İstikrar Gücü’ne fiili katkımızın askeri ve teknik diğer veçheleri ile siyasi çerçevesinin belirlenmesi amacıyla başlatılmış olan temas ve çalışmalar Hükümetin vereceği görev ve yetki çerçevesinde ilgili kuruluşlarımızca sonuçlandırılacak ve bu konulardaki gerekli düzenlemeler somut esaslara bağlanacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri sorumluluk bölgesinde kendi milli komuta yapısı içinde görev yapacaktır.
Bu konularda üzerinde mutabık kalınacak esaslar ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevlendirilmesinin kararlaştırılması halinde, Irak’taki geçici askeri mevcudiyetimizin amacı ve misyonu sadece güvenlik ve istikrara katkı görevi ile sınırlı kalmayacaktır. İstikrar Gücü’ne katkımızın askeri boyutunun yanı sıra önemli bir siyasi ve insani boyutu da olacaktır. Silahlı Kuvvetlerimiz kamu düzeninin sağlanması, insani yardım ve ekonomik yapının yeniden düzenlenmesi ve gelişmesine destek verme görevlerini de icra edecektir.
Bu çerçevede, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarımız Irak’ta güvenlik ve istikrarın teminatı bir barış askeri olarak görev yapacaktır. Kardeş Irak halkına barış, güvenlik, huzur ve hizmet götürmek için Irak’a gidecektir. Etnik köken, din ve mezhep ve geçmiş siyasi eğilimler temelinde herhangi bir ayırım yapmaksızın tüm Irak halkını bir bütün olarak kucaklayacaktır.
Silahlı Kuvvetlerimiz, ülkedeki işgal durumunun sürdürülmesine yardımcı ve bu durumun bir aracı bir askeri unsur olarak Irak’a gitmeyecek, aksine ülkede durumun süratle normalleşmesine ve güvenli ve istikrarlı bir ortamda Irak halkının insani ihtiyaçlarının karşılanmasına faal katkı yapacak bir unsur olacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ta bu anlayışla görev yapması, ülkenin toprak bütünlüğünün, siyasi ve milli birliğinin de teminatını teşkil edecektir.
Irak’ın yeniden yapılanması sürecinde her alanda katkı yapmaya hazır olan Türkiye’nin İstikrar Gücü kapsamında Irak’taki geçici askeri mevcudiyetinin amacı, fonksiyonu ve gerçekleştirmeye çalışacağı temel hedefler bu çerçeve içinde kalacaktır. Türkiye’nin Irak’ta bunun dışında bir gündemi bulunmamaktadır.
Silahlı Kuvvetlerimizin Bosna, Kosova ve Afganistan’daki örnek başarıları, feragat ve fedakarlıkla sergilediği üstün görev anlayışı, Irak’taki misyonunun başarısının da güvencesi olarak görülmektedir.
59’uncu Cumhuriyet Hükümeti’nin Irak’a ilişkin siyasi vizyonu ışığında İstikrar Gücü’ne fiili katkıda bulunulması konusundaki değerlendirmesine yön veren temel mülahazalar bunlardır. Bölgemizde yaşanan gelişmeler karşısında ve Irak’ın içinden geçmekte olduğu bu tarihi dönemeçte Türkiye’nin milli çıkarlarını uzun vadeli bir perspektif içinde gözeten bir bakış açısı geliştirilmesinin gerekli olduğuna inanan Hükümetimiz, Irak’ta hüküm süren belirsizlik ortamı ve olumsuz şartlar ile arazideki güvenlik risk ve tehlikelerine rağmen, bu konuda yaptığı çok yönlü ve mukayeseli değerlendirme ışığında askeri katkıda bulunulmasının Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak taşıdığı sorumlulukların bir icabı olacağı sonucuna varmıştır.
Bu düşüncelerle gereği, kapsamı, sının ve zamanı Hükümet tarafından belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Irak’ta güvenlik ve istikrara katkı yapmak amacıyla Irak’a gönderilmesine ve bu kuvvetlerin görev ve kullanılmasına ilişkin gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılmasına Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 07/10/2003 tarihli 3 üncü Birleşiminde kararlaştırılmıştır.
Anayasanın 92 nci ve 117 nci Maddeleri Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine Dair Karar
Karar No: 876
Karar Tarihi : 27/06/2006
Resmi Gazete Tarihi : 29/06/2006
Resmi Gazete Sayısı : 26213
TBMM
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 25 Nisan 2006 gün ve 1671 (2006) sayılı kararı gereğince, 26 Nisan 2006 gün ve 779/06 sayılı Ortak Eylem Belgesi ile almış olduğu karar çerçevesinde, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde yapılacak genel seçimler esnasında ülkedeki asayiş ve güvenliğe katkıda bulunmak ve bölgede görev yapan BM kuvvetlerini (The United Nations Organisation Mission in the Democratic Republic of the Congo/MONUC) desteklemek maksadıyla “Avrupa Kuvveti Kongo Demokratik Cumhuriyeti Harekatı” icra etmeye karar vermiş, Türkiye dahil Avrupa Birliği üyesi olmayan NATO müttefiki ülkelere katılım konusunda davette bulunmuştur.
Harekat kapsamında Kongo Demokratik Cumhuriyeti yanı sıra, Gabon ve ihtiyaç duyulacak diğer ülkelerde destek amaçlı olarak birlik konuşlandırılması, bu ülkelerdeki hava alanı veya deniz limanlarından istifade edilmesi öngörülmüştür.
Avrupa Birliği’nin “Avrupa Kuvveti Kongo Demokratik Cumhuriyeti Harekatı”na katılımın, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği adaylığını destekleyeceği, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasına verdiğimiz destek ile uyumlu olduğu ve ülkemizin genel olarak Barışı Destekleme Harekatlarına olan yaklaşımı ile örtüşmesi nedeniyle; Anayasanın 92 nci ve 117 nci maddeleri uyarınca gereği, sınırı, kapsamı ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Avrupa Kuvveti Kongo Demokratik Cumhuriyeti Harekatı” kapsamında yurt dışına gönderilmesi ve Hükümetçe verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde bu kuvvetlerin kullanılması için Hükümete izin verilmesi, Genel Kurulun 27/06/2006 tarihli 120 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Lübnan’a Gönderilmesi Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine Dair TBMM Kararı
Karar No. 880
Karar Tarihi: 05/09/2006
Resmi Gazete Tarihi : 07/09/2006
Resmi Gazete Sayısı : 26282
TBMM
Lübnan’da 12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan ve çok tehlikeli biçimde tırmanan çatışmalar, bu sorunlu bölgede barışın yeniden tesisi için sürdürülen uluslararası çabalar sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 11 Ağustos 2006 günü oybirliği ile kabul ettiği 1701 (2006) sayılı Kararla durdurulmuştur.
Bir aydan fazla süren Lübnan krizi büyük can kaybına yol açmış, Lübnan’ın nüfusunun dörtte birini oluşturan yaklaşık bir milyon kişi yerlerinden edilmiş ve sivil alt yapı büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Tarafların 14 Ağustos 2006 tarihi itibariyle uyacaklarını açıkladıkları çatışmaların durdurulmasını, kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını ve ihtilafa uzun dönemli bir çözüm bulunmasını amaçlayan 1701 (2006) sayılı Kararda;
-Çatışmaların tam olarak durdurulması, özellikle, Hizbullah’ın bütün saldırılarına ve İsrail’in bütün saldırı amaçlı askeri operasyonlarına derhal son vermesi,
-Lübnan ordusunun onbeşbin askerinin ve halihazırda ikibin kişi olan Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücünün (UNIFIL) onbeşbine kadar çıkartılacak birliklerinin Mavi Hat ile Litani Nehri arasında kalan ve yabancı silahlı unsurlardan arınmış tampon bölgeye konuşlandırılması, bu konuşlandırmanın başlamasıyla birlikte ve buna paralel olarak İsrail ordusunun güney Lübnan’dan çekilmesi,
-UNIFIL’in sayı ve teçhizat bakımından takviye edilmesi, görev yönergesi ve görev bölgesinin genişletilmesi ve görev süresinin 31 Ağustos 2007 tarihine kadar uzatılması,
öngörülmüştür.
1701 (2006) sayılı Kararın tüm yönleriyle uygulanmasını sağlayacak olan UNIFIL’e mevcut görev yönergesine ek olarak şu görevler verilmiştir:
-Çatışmaların durdurulmasını gözlemlemek.
-İsrail Kuvvetleri Lübnan’dan çekilirken, Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin Mavi Hat boyunca olan bölgeler dahil, bütün güney Lübnan’a konuşlanmasına nezaret etmek ve destek olmak.
-Bu konudaki faaliyetlerini İsrail ve Lübnan hükümetleriyle koordine etmek.
-Sivil halka insani yardım ulaştırılmasına ve yerlerinden olmuş kişilerin gönüllü ve güvenlik içinde geri dönüşlerine yardımcı olmak.
-Tampon bölgenin oluşturulması için atılacak adımlarda Lübnan ordusuna yardımcı olmak.
-Lübnan Hükümetinin talebi üzerine Lübnan’ın sınırlarının ve diğer giriş noktalarının silah veya bağlantılı maddelerin girişine karşı güvenlikli hale getirilmesine yardımcı olmak.
Bunun yanı sıra UNIFIL, birliklerinin konuşlu bulunduğu alanlarda ve yeteneklerinin elverdiğini değerlendirmesi halinde;
-Operasyon sahasının çatışma amaçlı faaliyetler için kullanılmamasını sağlamak üzere gerekli bütün önlemleri almaya,
-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görev yönergesi altında yürüttüğü faaliyetleri engellemeye yönelik teşebbüslere güç kullanarak karşı koymaya,
-Birleşmiş Milletler personeli, tesisleri ve teçhizatını korumaya, Birleşmiş Milletler personelinin ve insani yardım çalışanlarının güvenliğini ve hareket özgürlüğünü teminat altına almaya ve ani fiziki şiddet tehdidi altında bulunan sivilleri korumaya,
yetkili kılınmıştır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu Kararı İsrail ve Lübnan hükümetleri ile bu hükümetleri oluşturan tüm koalisyon ortakları ve liderleri tarafından da kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin anılan Kararında yer alan, görev yönergesi ve bilahare hazırlanan “harekat konsepti” ve “çatışma kuralları”, UNIFIL’in meşru savunma ve çok istisnai durumlar dışında muharip görev üstlenmesini ve çatışmalara girmesini öngörmemektedir. Temel amacı Lübnan ve İsrail arasındaki istikrar ortamının sürmesine katkıda bulunmak olan Birleşmiş Milletler Gücünün temel işlevi Lübnan Hükümetinin egemenliğinin tüm ülke sathında tesisinde ve güney Lübnan’daki güvenlik sorumluluklarını yerine getirmesinde Lübnan ordusuna yardım etmek olacaktır.
Söz konusu Kararda ayrıca, tüm devletlerin vatandaşları tarafından veya toprakları üzerinden ya da bandıralarını taşıyan gemiler veya uçaklarla Lübnan’a Lübnan Hükümetinin veya UNIFIL’in yetkilendirmediği her türlü silah, mühimmat veya benzeri maddelerin satışını veya ulaşımını engellemek için gerekli önlemleri almaları ve bu tür teçhizatın kullanımına ilişkin teknik eğitim sağlanmasının da engellenmesi istenmektedir.
Çatışmaların durdurulmasını mümkün kılan 1701 (2006) sayılı Kararda, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın UNIFIL’in öngörülen bu işlevleri yerine getirebilecek hale gelmesini teminen gerekli önlemleri acilen alması istenmiş ve Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere UNIFIL’e uygun görecekleri katkılarda bulunmayı değerlendirmeleri ve bu Gücün yardım taleplerine olumlu karşılık vermeleri konusunda çağrıda bulunulmuştur.
Bugüne kadar UNIFIL’e katkı yapmaya hazır olduklarını açıklayan ülkeler şunlardır: İtalya, İspanya, Almanya, Bangladeş, Belçika, Hırvatistan, Bulgaristan, Çin, Danimarka, Endonezya, Finlandiya, Fransa, Gana, Hindistan, Hollanda, İrlanda, İsveç, Malezya, Lüksemburg, Nepal, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan.
Türkiye, geniş bir bölgeye yayılma ve çok ciddi boyutlar kazanma istidadı gösteren Lübnan krizinin başlangıcından itibaren bu tehlikeli gidişatın önlenmesi amacıyla yoğun çaba harcamıştır.
Bunun yanı sıra Türkiye, Lübnan’daki insani sorunların hafifletilmesi için gerekli katkılarda bulunmuş, Lübnan ve Filistin halkına acil insani yardımları sürdürmüş ve Lübnan’dan ikibin vatandaşımızın Türkiye’ye dönüşünün yanı sıra onbinden fazla üçüncü ülke vatandaşının Türkiye üzerinden tahliyesini sağlamıştır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 (2006) sayılı Kararı, sıcak çatışmalara dönüşme riski yüksek gerginliğin hüküm sürdüğü bu bölgede ihtilafların uzun vadeli ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için bir fırsat penceresi aralamış ve bunun için gerekli şartların ve zeminin hazırlanmasına imkan sağlamıştır.
Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler Lübnan Görev Gücü’nün Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen görev ve işlevleri yerine getirmede başarılı olması, sürekli ateşkesin sağlanması, soruna kalıcı bir çözüm bulunması ve Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinde güven ve istikrarın tesisi bakımından önem arzetmektedir.
Lübnan’da çatışmaların durdurulmasından sonra Türkiye bu fırsat penceresinin çok iyi değerlendirilmesini teminen diplomatik çabalarını yoğun biçimde sürdürmüş ve bu kapsamda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve dost ve müttefik ülkelerin liderleriyle sürekli temas halinde olunmuş, Dışişleri Bakanımız Lübnan, İsrail, Filistin ve Suriye’yi ziyaret ederek üst düzey siyasi temaslarda bulunmuş; bunun yanı sıra, birçok ülkenin Dışişleri Bakanlarıyla da çeşitli vesilelerle görüşmeler yapmıştır.
Bu görüşme ve temaslardan Lübnan’daki tüm grupların, İsrail, Suriye ve Filistin yetkililerinin Türkiye’nin bölgede barış ve istikrarın tesisindeki rolüne ve UNIFIL’e katkı sağlamasına büyük önem verdikleri anlaşılmıştır.
Bölge ülkelerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ile birçok dost ve müttefik ülke de Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Gücü’ne katkıda bulunmasına büyük önem verdiklerini dile getirmişlerdir.
Lübnan krizinin gündeme girmesinden bu yana Hükümetimizin savunduğu üç temel ilkeden birincisi, çatışmaların durdurulmasını ve ihtilafa uzun dönemli bir çözüm bulunmasını amaçlayan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararının kabul edilmesi, ikincisi bölgedeki tarafların krizin bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı çerçevesinde çözümüne ülkemizin katkısını istisnasız arzu etmeleri ve üçüncüsü de ülkemizin katkısının çatışmalara değil, barışa destek olacak şekilde saptanması olmuştur. 1701 (2006) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararının kabulü ve ilgili bütün taraflarla gerçekleştirilen temaslar ışığında, halihazırda oluşan ortamın her üç ilke bakımından da Hükümetimizin aradığı koşulları karşıladığı değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin uluslararası barış ve istikrarın korunması konusundaki rolü ve ağırlığına ilişkin beklentilerin yüksek olmasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başta Balkanlar ve Afganistan olmak üzere çeşitli ihtilaf bölgelerinde üstün başarıyla yaptığı görevlerin büyük payı olduğu muhakkaktır.
Türkiye, bölgesinde istikrar unsuru olan güçlü bir ülkedir. İçinde yaşadığımız bölgede hüküm süren gerginlik ve ihtilafların Türkiye’nin güvenliği üzerinde olumsuz yansımaları olduğu bir vakıadır. Bu nedenle barış ve istikrarı tehlikeye düşürecek gelişmelere karşı kayıtsız ve ilgisiz kalamayacak olan Türkiye’nin barış ortamının korunması yönündeki uluslararası çabalara etkin destek vermesi milli sorumluluğumuzun icabı olarak görülmektedir.
Hükümetimiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 (2006) sayılı Kararında üye ülkelere yapılan UNIFIL’e destek ve katkı çağrısını bu temel mülahazalar ışığında değerlendirmiştir.
Bu çerçevede, UNIFIL’in faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’deki bazı liman, havaalanı, tesis ve üslerin dost ve müttefik ülkeler tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda kullanımına izin verilmesi Bakanlar Kurulunca 28 Ağustos 2006 tarihinde kararlaştırılmış ve keyfiyet Birleşmiş Milletler’e bildirilmiştir. Buna göre, dost ve müttefik ülkeler ihtiyaca göre belirlenecek havaalanı, liman, üs ve tesislerden 1701 (2006) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda yararlanabilecektir.
Bu düşüncelerle hareket eden 59 uncu Cumhuriyet Hükümeti, uluslararası meşruiyetin gereklerini karşılayan ve uluslararası toplumun ortak iradesini temsil eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 (2006) sayılı Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda Lübnan’da görev yapacak Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü’nün faaliyetlerine iştirak ederek bölgenin barış ve istikrara kavuşmasına yardımcı olmak üzere aşağıda belirtilen katkıları sağlamayı ve bu amaçla Anayasa’nın 92 nci maddesi uyarınca Yüce Meclisimizden izin istemeyi kararlaştırmıştır.
Yüce Meclisimizin bu konudaki Kararına bağlı olarak, UNIFIL’e katkımızın askeri ve teknik yönlerine ilişkin düzenlemeler Hükümetin vereceği görev ve yetki çerçevesinde ilgili kuruluşlarca yapılacaktır.
Türkiye’nin UNIFIL’e katkısı aşağıda belirtilen konularda olacaktır:
-Doğu Akdeniz’de devriye görevi yapacak Deniz Görev Gücü için yeterli kuvvet tahsisi,
-Taleplerin tek tek değerlendirilmesi kaydıyla dost ve müttefik ülkeler için deniz ve hava ulaşım desteği sağlanması,
-Lübnan ordusuna eğitim verilmesi,
Ayrıca bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından icra edilecek insani yardım faaliyetlerinin gerektireceği ve başta bu unsurların güvenliğini sağlayacak kuvvet koruma birlikleri olmak üzere, hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek askeri unsurlar.
Söz konusu kuvvet, bölgedeki silahlı unsurların silahtan arındırılması dahil olmak üzere, yukarıda belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılmayacaktır.
Yeterli kuvvetle katılacağımız Deniz Görev Gücü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 (2006) sayılı Kararının verdiği yetkiye uygun olarak Doğu Akdeniz’de ve Lübnan kıyılarına mücavir bölgelerde deniz kontrolünü sağlamak için keşif ve devriye görevleri icra edecektir.
Bu düşüncelerle; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 11 Ağustos 2006 tarihli ve 1701 (2006) sayılı Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda görev yapacak Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) bünyesinde yukarıda belirtilen çerçevede faaliyette bulunmak üzere gereği, kapsamı, zamanı ve süresi Hükümetçe belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Lübnan’a gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılmasına Anayasa’nın 92 nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi, Genel Kurulun 05/09/2006 tarihli 124 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Seçimlerinin Yenilenmesine Dair Karar
Karar No: 891
Karar Tarihi : 03/05/2007
Resmi Gazete Tarihi : 03/05/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26511 (Mükerrer)
TBMM
Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin yenilenmesine ve seçimin 22 Temmuz 2007 Pazar günü yapılmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 03/05/2007 tarihli 98 inci Birleşiminde (458) kabul oyuyla karar verilmiştir.
Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2007 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekatına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine Dair Karar
Karar No: 892
Karar Tarihi : 29/05/2007
Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26539
TBMM
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 11 Ağustos 2006 tarihinde kabul ettiği 1701 (2006) sayılı Karar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 05/09/2006 tarihli ve 880 sayılı Kararı ile bir yıl için verdiği izin çerçevesinde, Türkiye gerek Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kara harekatına, gerek UNIFIL-Deniz Görev Gücü’ne yaptığı katkılarla, barışı koruma harekatının etkin biçimde icrasında önemli bir işlev üstlenmiş, böylece, gerek BM sistemi içinde, gerek bölgesel ve küresel ölçekte görünürlüğünün artmasını ve dünyanın diğer bölgelerinde bundan önce katıldığı barışı koruma operasyonlarındaki başarılı performansıyla sahip olduğu konumunun pekişmesini sağlamıştır. UNIFIL’in görev süresi 31 Ağustos 2007 tarihinde sona erecek olup, görev süresinin 31 Ağustos 2007 tarihinden sonraki dönem için yenilenmesi yönünde BM bünyesinde hazırlıklar başlatılmıştır. Bu hazırlıklar tamamlandıktan sonra yeni bir BM Güvenlik Konseyi kararı kabul edilerek UNIFIL’in görev süresinin uzatılması beklenmektedir.
Bu çerçevede, BM Güvenlik Konseyi’nin, UNIFIL’in görev süresinin uzatılması yönünde karar alması durumunda; hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ve 880 sayılı TBMM Kararı ile tespit edilen ilkeler kapsamında 5 Eylül 2007 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL Harekatına iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılması için Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesi,Genel Kurulun 29/05/2007 tarihli 116 ncı Birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Çalışma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar
Karar No: 923
Karar Tarihi: 24/6/2008
Resmi Gazete Tarihi: 01/07/2008
Resmi Gazete Sayısı: 26923
TBMM
Anayasanın 93 üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 5 inci maddelerine göre, 1 Temmuz 2008 Salı günü tatile girmesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmemesine ve çalışmalarına devam etmesine, Genel Kurulun 24/6/2008 tarihli 121 inci Birleşiminde karar verilmiştir.
Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2008 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekatına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine Dair Karar
Karar No: 925
Karar Tarihi: 8/7/2008
Resmi Gazete Tarihi: 11/07/2008
Resmi Gazete Sayısı: 26933
TBMM
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 11 Ağustos 2006 tarihinde kabul ettiği 1701 (2006) sayılı Karar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 5/9/2006 tarihli ve 880 sayılı Kararı ile bir yıl için verdiği izin çerçevesinde, Türkiye, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL)’ne Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla katkı sağlamıştır. Söz konusu iznin süresi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29/5/2007 tarihli ve 892 sayılı Kararı ile 5 Eylül 2007 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmıştır.
Türkiye, gerek UNIFIL kara harekatına, gerek UNIFIL-Deniz Görev Gücü’ne yaptığı katkılarla, barışı koruma harekatının etkin biçimde icrasında önemli bir işlev üstlenmiş, böylece, gerek BM sistemi içinde, gerek bölgesel ve küresel ölçekte görünürlüğünün artmasını ve sahip olduğu saygın konumun pekişmesini sağlamıştır. Türkiye’nin UNIFIL’e katılımı, bölgede barış ve istikrarın korunmasına yönelik politikasının sürdürülmesine önemli katkıda bulunmuştur.
UNIFIL’in görev süresi 31 Ağustos 2008 tarihinde sona erecek olup, görev süresinin 31 Ağustos 2008 tarihinden sonraki dönem için yenilenmesi yönünde BM Güvenlik Konseyi tarafından Ağustos ayı içinde bir kararın kabul edilmesi beklenmektedir.
Lübnan’daki siyasi ve güvenlik ortamının ülkedeki askeri unsurlarımızın görevlerini sürdürmeleri bakımından uygun olduğu düşünülmektedir.
Bu hususlar ışığında, Lübnan makamlarının doğrudan talepleri ve bölgedeki güvenlik koşulları da dikkate alınarak, BM Güvenlik Konseyi’nin UNIFIL’in görev süresinin uzatılması yönünde karar alması durumunda; hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı ve 880 sayılı TBMM Kararı ile tespit edilen ilkeler kapsamında 5 Eylül 2008 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL Harekatına iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılması için Anayasa’nın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesi, Genel Kurulun 8/7/2008 tarihli 127 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekat ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak’ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi İçin Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17/10/2007 tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen Bir Yıllık İzin Süresinin Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca 17/10/2008 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Süreyle Uzatılmasına Dair TBMM Kararı
Karar No: 929
Karar Tarihi: 8/10/2008
Resmi Gazete Tarihi: 10/10/2008
Resmi Gazete Sayısı: 27020
TBMM
Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir.
Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askeri faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimleri ve uyarılarını sürdürmektedir.
Türkiye’ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılar ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun 17/10/2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükümete verilen bir yıllık izin süresinin, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca 17/10/2008 tarihinden itibaren bir yıl süreyle uzatılması Genel Kurulun 8/10/2008 tarihli 3 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.
Sayıştay Üyesi Hicabi DURSUN’un Anayasa Mahkemesi Üyeliğine Seçilmesi Hakkında TBMM Kararı
Karar No: 974
Karar Tarihi: 6/10/2010
Resmi Gazete Tarihi: 09/10/2010
Resmi Gazete Sayısı: 27724
TBMM
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı ve geçici 18 inci maddeleri gereğince, Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içerisinden Sayıştay üyesi Hicabi DURSUN, Genel Kurulun 6/10/2010 tarihli 3 üncü Birleşiminde yapılan seçim sonucunda Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.
Anayasa Mahkemesine Üye Seçimine İlişkin TBMM Kararı
Karar No: 976
Resmi Gazete Tarihi: 15/10/2010
Resmi Gazete Sayısı: 27730
TBMM
Karar Tarihi: 13/10/2010
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı ve geçici 18 inci maddeleri gereğince, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içerisinden Av. Celal Mümtaz AKINCI, Genel Kurulun 13/10/2010 tarihli 6 ncı Birleşiminde yapılan seçim sonucunda Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.
Atama İşleri
Bakan Atanmasına Dair İşlem
Resmi Gazete Tarihi: 21/02/2005
Resmi Gazete Sayısı: 25734(Mükerrer)
T.C. BAŞBAKANLIK
T.C.
BAŞBAKANLIK 21 Şubat 2005
B.02.0.PPG.0.12-305/2283
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İLGİ :a) 15/02/2005 gün ve B.02.PPG.0.12-300-02/1968 sayılı yazımız.
b) 15/02/2005 gün ve B.01.0.KKB.01-08/F-1-2005-111 sayılı yazınız.
İstifa eden ve istifası kabul edilen Erkan Mumcu’dan boşalan Kültür ve Turizm Bakanlığına yeni bir atama yapılıncaya kadar, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in vekalet etmesi ilgi (b) yazıyla uygun görülmüştü.
Açık bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığına Aydın Milletvekili Atilla Koç’un
atanmalarına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri uyarınca yüksek tasviplerine saygıyla arz ederim.
Recep Tayip ERDOĞAN
Başbakan
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI 21 Şubat 2005
B.01.0.KKB.01-08/C-1-2005-130
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ :(a) 15/02/2005 günlü, B.02.PPG.0.12.300-02/1968 sayılı yazınız.
(b) 15/02/2005 günlü, B.01.0.KKB.01-08/F-1-2005-111 sayılı yazımız.
(c) 21/02/2005 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-02/2283 sayılı yazınız.
Açık bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığına,Aydın Milletvekili Atilla KOÇ, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. ve 113. maddeleri gereğince atanmıştır.
Bilgilerini rica ederim.
Ahmet Necdet SEZER
CUMHURBAŞKANI
Bakan Atanmasına Dair İşlem
T.C.
BAŞBAKANLIK
7 Mayıs 2007
B.02.0.PPG.0.12-300-02/5334
Resmi Gazete Tarihi : 08/05/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26516
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 03/05/2007 tarihinde 22 nci seçim dönemi bitmeden seçimlerin yenilenmesi kararı alınmış bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114 üncü maddesi uyarınca görevlerinden çekilen Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlarının yerlerine;
Adalet Bakanlığına Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri KASIRGA,
İçişleri Bakanlığına Kayseri Valisi Osman GÜNEŞ,
Ulaştırma Bakanlığına Başbakanlık Denizcilik Müsteşarı İsmet YILMAZ,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın mezkur maddesi gereğince tarafımdan atanmıştır.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
T.C.
BAŞBAKANLIK
7 Mayıs 2007
B.02.0.PPG.0.12-300-02/5335
Resmi Gazete Tarihi : 08/05/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26516
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 03/05/2007 tarihinde 22 nci seçim dönemi bitmeden seçimlerin yenilenmesi kararı alınmış bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114 üncü maddesi uyarınca görevlerinden çekilen Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlarının yerlerine;
Adalet Bakanlığına Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri KASIRGA,
İçişleri Bakanlığına Kayseri Valisi Osman GÜNEŞ,
Ulaştırma Bakanlığına Başbakanlık Denizcilik Müsteşarı İsmet YILMAZ,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın mezkur maddesi gereğince tarafımdan atanmıştır.
Bilgilerinize saygıyla arz ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI
8 Mayıs 2007
B.01.0.KKB.01-08/C-1-2007-319
Resmi Gazete Tarihi : 08/05/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26516
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ : 7 Mayıs 2007 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-02/5335 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, 22. seçim dönemi bitmeden seçimlerin yenilenmesine dair 03/05/2007 günlü, 891 sayılı Kararı çerçevesinde;
Adalet Bakanlığına, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri KASIRGA,
İçişleri Bakanlığına, Kayseri Valisi Osman GÜNEŞ,
Ulaştırma Bakanlığına, Denizcilik Müsteşarı İsmet YILMAZ’ın,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114. maddesi gereğince, Başbakan tarafından atanmış olduklarını bildiren ilgi yazınız alınmıştır.
Bilgilerini rica ederim.
Ahmet Necdet SEZER
CUMHURBAŞKANI
Yürütme ve İdare Bölümü Bakanlar Kurulunun İstifasına Dair İşlem
Resmi Gazete Tarihi : 24/07/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26592
Konu : 59 Hükümetin İstifasına Dair İşlem
T.C.
BAŞBAKANLIK 23 Temmuz 2007
B.02.0.PPG.0.12-300-01/9212
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde ortaya çıkan TBMM aritmetiğine uygun bir hükümet teşkiline imkan sağlamak için 59. Hükümetin istifasının kabulünü saygılarımla arz ederim.
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI 23 Temmuz 2007
B.01.0.KKB.01-08-1-2007-503
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ : 23 Temmuz 2007 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-01/9212 sayılı yazınız.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104. maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu’nun istifası kabul edilmiştir. Bugüne kadar yapmış olduğunuz hizmetleriniz için teşekkür eder; yeni Hükümet kuruluncaya kadar, göreve devam edilmesini rica ederim.
Bakanlar Kurulu’nun Kurulmasına Dair İşlem
Resmi Gazete Tarihi : 07/08/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26606
B.01.0.KKB.01-08-2-2007-520
İLGİ : 23 Temmuz 2007 günlü, B.01.0.KKB.01-08-1-2007-503 sayılı yazımız.
Bakanlar Kurulu’nun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. maddesi uyarınca, İstanbul Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN görevlendirilmiştir.
Seçilecek Bakanların atanmaları yapıldıktan sonra, Bakanlar Kurulu Listesinin ayrıca gönderileceğine bilgilerini rica ederim.
Cezanın Kaldırılması Kararı
Karar Sayısı : 2007/12
Resmi Gazete Tarihi : 23/03/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26471
Cumhurbaşkanlığından:
Haksız mal edinme suçundan,Gebze 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12/06/2001 günlü, E: 1999/217, K: 2001/969 sayılı ilamıyla 2 yıl 6 ay hapis ve 50.00 YTL adli para cezasının infazına karar verilen ve cezası kesinleşen, Giresun İl’i, Alucra İlçesi, Babapınar Mahallesi, Cilt No: 11, Hane No: 22, Birey Sıra No: 39’da nüfusa kayıtlı, Halil ve Emine’den olma 01/12/1954 doğumlu, 33187541776 T.C.Kimlik Numaralı Musa ERİLLİ’nin cezası, Adalet Bakanlığı’nın 13/03/2007 günlü, B.03.0.CİG.0.00.00.03-125-1493-2007-013122 sayılı yazısı ekinde gönderilen ve adı geçenin sürekli sakatlık durumunda bulunduğunu saptayan Adli Tıp Kurumu’nun 17/01/2007 günlü, B.03.1.ATK.0.06.00.07/1359/192/206 sayılı raporu nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca kaldırılmıştır.
Cezanın Kaldırılması Kararı
Resmi Gazete Tarihi: 05/02/2008
Resmi Gazete Sayısı: 26778
Karar Sayısı : 2008/11
Cumhurbaşkanlığından :
Yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan, Malatya 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 20/03/1995 tarihli, E: 1993/38, K: 1995/50 sayılı ilamıyla müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen ve cezası kesinleşen, Adıyaman İli, Gerger İlçesi, Onevler Köyü, Cilt No: 36, Hane No: 17, Birey Sıra No: 55’de nüfusa kayıtlı, Hamze ve Gevri’den olma 01/01/1965 doğumlu, 22630065846 T.C. Kimlik Numaralı Mehmet AKATEKİN’in kalan cezası,Adalet Bakanlığının 12/11/2007 tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.03-1-91-409-2003/57332 sayılı yazısı ekinde gönderilen ve adı geçenin sürekli hastalık durumunda bulunduğunu saptayan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 29/08/2007 tarihli ve B.03.1.ATK.0.06.00.07/49224/5631-5096 sayılı raporu nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 üncü maddesinin 2 nci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca kaldırılmıştır.
Cezanın Kaldırılması Kararı
Resmi Gazete Tarihi: 05/02/2008
Resmi Gazete Sayısı: 26778
Karar Sayısı : 2008/12
Cumhurbaşkanlığından:
Birden fazla kişiyi kasten öldürmek, bulundurma ruhsatlı tabancayı taşımak suçlarından Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin 25/07/2006 tarihli ve E: 2006/271, K: 2006/393 sayılı kararıyla 28 yıl 14 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen ve cezası kesinleşen, Trabzon İli, Vakfıkebir İlçesi, İlyaslı Köyü, Cilt No: 30, Hane No: 64, Birey Sıra No: 27’de nüfusa kayıtlı, Osman ve Hadike’den olma 10/05/1964 doğumlu, 52567652468 T.C. Kimlik Numaralı Derviş UZUN’un kalan cezası, Adalet Bakanlığının 12/09/2007 tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.03-1-91-473-2003/45885 sayılı yazısı ekinde gönderilen ve adı geçenin sürekli sakatlık durumunda bulunduğunu belirten Adli Tıp Kurumu 3 üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 08/08/2007 tarihli ve B.03.1.ATK.0.06.00.07/45125/5185-4629 sayılı raporu sebebiyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 üncü maddesinin 2 nci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca kaldırılmıştır.
Cezanın Kaldırılması Kararı
Resmi Gazete Tarihi: 20/08/2008
Resmi Gazete Sayısı: 26973
Karar Sayısı : 2008/49
Cumhurbaşkanlığı:
Özel evrakta sahtecilik suçundan Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/6/2006 tarihli ve E: 2006/126, K: 2006/212 sayılı ek kararıyla 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının konutunda çektirilmesine karar verilerek cezası kesinleşen, İstanbul İli, Fatih İlçesi, Hasan Halife Mahallesi, Cilt No: 24, Hane No: 937, Birey Sıra No: 6’da nüfusa kayıtlı, Mehmet Sabri ve Kamer’den olma 29/10/1926 doğumlu, 42013485108 T.C. Kimlik Numaralı Necmettin ERBAKAN’ın kalan cezası, Adalet Bakanlığının 15/8/2008 tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.03-125-2948-2008/9761/44252 sayılı yazısı ekinde gönderilen ve adı geçenin sürekli hastalık durumunda bulunduğunu belirten Adli Tıp Kurumu 3 üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26/5/2008 tarihli ve B.03.1.ATK.0.06.00.08/33284-4241-3789 sayılı raporu sebebiyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca kaldırılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet GÖKCEN’in Seçilmesine Dair Karar
Karar Sayısı : 2010/20
Resmi Gazete Tarihi: 23/10/2010
Resmi Gazete Sayısı: 27738
Cumhurbaşkanlığı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet GÖKCEN seçilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent ÇİÇEKLİ’nin Seçilmesine Dair Karar
Karar Sayısı : 2010/21
Resmi Gazete Tarihi: 23/10/2010
Resmi Gazete Sayısı: 27738
Cumhurbaşkanlığı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent ÇİÇEKLİ seçilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Kayseri Barosu Başkanı Av. Ali AYDIN’ın Seçilmesine Dair Karar
Karar Sayısı : 2010/22
Resmi Gazete Tarihi: 23/10/2010
Resmi Gazete Sayısı: 27738
Cumhurbaşkanlığı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Kayseri Barosu Başkanı Av. Ali AYDIN seçilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü Müşavir Hazine Avukatı Rasim AYTİN’in Seçilmesine Dair Karar
Karar Sayısı : 2010/23
Resmi Gazete Tarihi: 23/10/2010
Resmi Gazete Sayısı: 27738
Cumhurbaşkanlığı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Asıl Üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü Müşavir Hazine Avukatı Rasim AYTİN seçilmiştir.
Anayasa Mahkemesi Üyeliğine, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal TERCAN’ın Seçilmesine Dair C.Başkanlığı Kararı
Karar Sayısı : 2011/1
Resmi Gazete Tarihi: 08/01/2011
Resmi Gazete Sayısı: 27809
Cumhurbaşkanlığı
Anayasa Mahkemesi Üyeliğine, Yükseköğretim Genel Kurulunca gösterilen üç aday arasından, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal TERCAN, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi ile 146 ncı maddesi ve geçici 18 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca seçilmiştir.
Bakanlar Kurulunun Atanmasına Dair Karar
Resmi Gazete Tarihi : 29/08/2007
Resmi Gazete Sayısı : 26628
T.C. BAŞBAKANLIK 29 Ağustos 2007
B.02.0.PPG.0.12-300-01/10628
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İLGİ : 6/8/2007 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-2-2007-520 sayılı yazınız.
İlgi yazınızla yeniden kurulması için görevlendirildiğim Bakanlar Kurulunda;
1. Dokuz Devlet Bakanının görevlendirilmesini ve bunlardan ekli listede belirtilen üçüne Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesini,
2. Ekli listede adları yazılı şahısların hizalarında belirtilen bakanlıklara atanmalarını ve Bakanlar Kurulunun bu suretle teşkilini,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 uncu maddesi uyarınca takdir ve tensiplerinize saygı ile arz ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI 29 Ağustos 2007
B.01.0.KKB.01-08-3-2007-542
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ : (a) 6 Ağustos 2007 günlü, B.01.0.KKB.01-08-2-2007-520 sayılı yazımız.
(b) 29 Ağustos 2007 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-01/10628 sayılı yazınız.
1 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu’nun İstanbul Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından kurulması ilgi (a) yazımızla uygun görülmüştü.
İlgi (b) yazınızla yapmış olduğunuz öneri uygun bulunarak, 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerin Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Yasa’nın 4. maddesi uyarınca, dokuz Devlet Bakanının görevlendirilmesi ve bunlardan üçüne Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesi onaylanmıştır.
2 – Yeni Bakanlar Kurulu’nda yer alan Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. maddesi gereğince ekli listede gösterilen kişiler atanmıştır.
Bilgilerini rica eder, Bakanlar Kurulu’na başarılar dilerim.
Abdullah GÜL
Cumhurbaşkanı
Devlet Bakanlığı Sayısının Onbire Çıkarılması ve Bakanların Atanmasına Dair Tezkere
Resmi Gazete Tarihi: 02/05/2009
Resmi Gazete Sayısı: 27216
T.C.
BAŞBAKANLIK
1 Mayıs 2009
B.02.0.PPG.0.12-300-02/4709
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İLGİ:
a) 29/8/2007 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-01/10628 sayılı yazımız.
b) 29/8/2007 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-2007-542 sayılı yazınız.
İlgi yazılarla onaylanmış bulunan Bakanlar Kurulunda görev alan;
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ile Devlet Bakanları Murat Başesgioğlu, Kürşad Tüzmen, Mustafa Said Yazıcıoğlu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir.
Bu sebeple;
Mevcut Devlet Bakanlığı sayısının onbire çıkarılmasını, ekli listede adları yazılı şahısların karşılarında belirtilen bakanlıklara atanmalarını,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109 ve 113’üncü maddeleri ile 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 4. maddesi uyarınca yüksek tasviplerine saygıyla arz ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI
1 Mayıs 2009
B.1.0.KKB.01-08/C-2-2009-273
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ:
a) 29/8/2007 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-01/10628 sayılı yazınız.
b) 29/8/2007 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-2007-542 sayılı yazımız.
c) 1/5/2009 tarihli ve B.02.0.PPG.0-300-02/4709 sayılı yazınız.
İlgi yazılarla onaylanmış bulunan Bakanlar Kurulunda görev alan;
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ile Devlet Bakanları Murat Başesgioğlu, Kürşad Tüzmen, Mustafa Said Yazıcıoğlu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir.
Bu sebeple;
Mevcut Devlet Bakanlığı sayısının onbire çıkarılması ve ekli listede adları yazılı şahısların karşılarında belirtilen bakanlıklara Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109 ve 113’üncü maddeleri gereğince atanmaları uygun bulunmuştur.
Bilgilerini rica ederim.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Madde 5 – Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Madde 6 – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Madde 7 – Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Madde 9 – Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Madde 10 – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 07/05/2004 – 5170 S.K./1. md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 07/05/2010 – 5982 S.K./1. md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./1. md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…)(*) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Açıklama:
(*) Burada yer alan ve 5735 sayılı Kanunun 1. maddesi ile eklenen “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi, 22/10/2008 tarih ve 27032 sayılı R.G.de yayımlanan, 05/06/2008 günlü, E. 2008/16, K. 2008/116 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
Madde 11 – Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
Madde 12 – Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.
Madde 13 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./2. md.)(*)
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 13 – Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, Cumhuriyetin, milli güvenliğin, kamu düzeni nin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz.
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir.
Madde 14 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./3. md.)(*)
Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 14 – Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamazlar.
Bu yasaklara aykırı hareket eden veya başkalarını bu yolda teşvik veya tahrik edenler hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Anayasanın hiçbir hükmü, Anayasada yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamaz.
Madde 15 – Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…)(*) dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Açıklama:
(*) Burada yer alan “ile, ölüm cezalarının infazı” ibaresi, 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 2. maddesi ile madde metninden çıkartılmıştır.
Madde 16 – Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
(…)(*) meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.
Açıklama:
(*) Burada yer alan “Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile” ibaresi, 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 3. maddesi ile madde metninden çıkartılmıştır.
Madde 18 – Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.
Şekil ve şartları kanunda düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.
Madde 19 – Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
(Değişik ilk cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./4. md.)(*) Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hakim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./4. md.)(*) Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.
Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.
Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./4. md.)(*) Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen beşinci fıkrasının ilk cümlesi, altıncı fıkrası ile son fıkrası için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen beşinci fıkrasının ilk cümlesi, altıncı fıkrası ile son fıkrası:
– Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok onbeş gün içinde hakim önüne çıkarılır.
– Yakalanan veya tutuklanan kişinin durumu, soruşturmanın kapsam ve konusunun açığa çıkmasının sakıncalarının gerektirdiği kesin zorunluluk dışında, yakınlarına derhal bildirilir.
– Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, kanuna göre, Devletçe ödenir.
Madde 20 – Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./5. md.)(*)
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./5. md.)(*) Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./2. md.) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 5. maddesi yürürlükten kaldırılan birinci fıkranın üçüncü cümlesi ile değiştirilen ikinci fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 5. maddesi yürürlükten kaldırılan birinci fıkranın üçüncü cümlesi ile değiştirilen ikinci fıkra metni:
– Adli soruşturma ve kovuşturmanın gerektirdiği istisnalar saklıdır.
– Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça, kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.
Madde 21 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./6. md.)(*)
Kimsenin konutuna dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 21 – Kimsenin konutuna dokunulamaz. Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça, kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.
Madde 22 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./7. md.)(*)
Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 7. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 7. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 22 – Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir.
Haberleşmenin gizliliği esastır.
Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.
Madde 23 – Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
(Değişik fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./3. md.)(*) Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, (…)(*) vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.
(*) Burada yer alan “ülkenin ekonomik durumu,” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 8. maddesi ile madde metninden çıkartılmıştır.
Madde 24 – Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Madde 25 – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.
Madde 26 – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak yada vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.(*)
(Mülga üçüncü fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./9 md.)(**)
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./9 md.) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması,” ibareleri, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 9. maddesi madde metnine eklenmiştir.
(**) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 9. maddesi ile yürürlükten kaldırılan üçüncü fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 9. maddesi ile yürürlükten kaldırılan üçüncü fıkra metni:
– Düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz. Bu yasağa aykırı yazılı veya basılı kağıtlar, plaklar, ses ve görüntü bandları ile diğer anlatım araç ve gereçleri usulüne göre verilmiş hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınan merciin emriyle toplattırılır. Toplatma kararını veren merci bu kararını, yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir. Hakim bu uygulamayı üç gün içinde karara bağlar.
Madde 27 – Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.
Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz.
Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir.
Madde 28 – Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
(Mülga ikinci fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./10. md.)(*)
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır.
Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar. Tedbir yolu ile dağıtım hakim kararıyle; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Dağıtımı önleyen yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir. Yetkili hakim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, dağıtımı önleme kararı hükümsüz sayılır.
Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz.
Süreli veya süresiz yayınlar, kanunun gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde hakim kararıyle; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın korunması ve suçların önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir; hakim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır.
Süreli veya süresiz yayınların suç soruşturma veya kovuşturması sebebiyle zapt ve müsaderesinde genel hükümler uygulanır.
Türkiye’de yayımlanan süreli yayınlar, Devletin ülkesi ve milliyetle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, milli güvenliğe ve genel ahlaka aykırı yayımlardan mahkum olma halinde, mahkeme kararıyla geçici olarak kapatılabilir. Kapatılan süreli yayının açıkça devamı niteliğini taşıyan her türlü yayın yasaktır; bunlar hakim kararıyla toplatılır.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılan ikinci fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılan ikinci fıkra metni:
Kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dilde yayım yapılamaz.
Madde 29 – Süreli veya süresiz yayın önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
Süreli yayın çıkarabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının tesbiti halinde yetkili merci, yayının durdurulması için mahkemeye başvurur.
Süreli yayınların çıkarılması, yayım şartları, mali kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar koyamaz.
Süreli yayınlar, Devletin ve diğer kamu tüzelkişilerinin veya bunlara bağlı kurumların araç ve imkanlarından eşitlik esasına göre yararlanır.
Madde 30 – (Değişik madde: 07/05/2004 – 5170 S.K./4. md.)(*)
Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz.
Açıklama:
(*) 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 30 – Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri, Devletin ülkesi ve milliyetiyle bölünmez bütünlüğü, Cumhuriyetin temel ilkeleri ve milli güvenlik aleyhine işlenmiş bir suçtan mahkum olma hali hariç, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez ve işletilmekten alıkonulamaz.
Madde 31 – Kişiler ve siyasi partiler, kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptir. Bu yararlanmanın şartları ve usulleri kanunla düzenlenir.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./11. md.)(*) Kanun, milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması sebepleri dışında, halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değiştirilen fıkra metni:
Kanun, 13 üncü maddede yer alan genel sınırlamalar dışında bir sebebe dayanarak, halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz.
Madde 32 – Düzeltme ve cevap hakkı, ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir.
Düzeltme ve cevap yayımlanmazsa, yayımlanmasının gerekip gerekmediğine hakim tarafından ilgilinin müracaat tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde karar verilir.
Madde 33 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./12. md.)(*)
Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.
Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.
Dernek kurma hürriyeti ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde Devlet memurlarına kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir.
Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 12. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 2. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 4., 5. fıkralar ve değiştirilen 6., 7., 8., fıkralar:
Mülga dördüncü fıkra: Dernekler, 13 üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi; siyasi amaç güdemezler, siyasi faaliyette bulunamazlar, siyasi partilerden destek göremez ve onlara destek olamazlar, sendikalarla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla bu amaçla ortak hareket edemezler.
Mülga beşinci fıkra: Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiğilinden dağılmış sayılır.
Değişik altıncı fıkra: Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir. Devlet ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli güvenliğin, milli egemenliğin, kamu düzeninin, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması ve suçların önlenmesi bakımlarından gecikilmesinde sakınca bulunan hallerde, hakim kararına kadar kanunen yetkili kılınan merciin emriyle faaliyetten alıkonulabilir.
Değişik yedinci fıkra: Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu hizmeti görevlilerinin dernek kurma haklarına başkaca sınırlamalar getirilmesine veya bu hürriyeti kullanmalarının yasaklanmasına engel değildir.
Değişik sekizinci fıkra: Bu madde hükümü vakıflara ve bu nitelikteki kuruluşlara da uygulanır.
——————————————
2 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 12. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 33 – Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.
Dernek kurabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili merci, derneğin faaliyetinin durdurulması veya kapatılması için mahkemeye başvurur.
Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
(Dördüncü fıkra mülga: 23/07/1995 – 4121/2 md.)(*)
(Beşinci fıkra mülga: 23/07/1995 – 4121/2 md.)(*)
(Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/2 md.)(*) Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
(Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/2 md.)(*) Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde Devlet memurlarına kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir.
(Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/2 md.)(*) Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 2. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 4., 5. fıkralar ve değiştirilen 6., 7., 8., fıkralar için Tarihçeye bakınız.
Madde 34 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./13. md.)(*)
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 13. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 13. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 34 – Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Şehir düzeninin bozulmasını önlemek amacıyla yetkili idari merci, gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergahı tespit edebilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Kanunun gösterdiği yetkili merci, kamu düzenini ciddi şekilde bozacak olayların çıkması veya milli güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi veya Cumhuriyetin ana niteliklerini yoketme amacını güden fiillerin işlenmesinin kuvvetle muhtemel bulunması halinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir veya iki ayı aşmamak üzere erteleyebilir. Kanunun, aynı sebeplere dayalı olarak bir il’e bağlı ilçelerde bütün toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yasaklanmasını öngördüğü hallerde bu süre üç ayı geçemez.
Dernekler, vakıflar, sendikalar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler.
Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Madde 36 – Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.(*)
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “ile adil yargılanma” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 14. maddesi ile madde metnine eklenmiştir.
Madde 37 – Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.
Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.
Madde 38 – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./15. md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Ceza sorumluluğu şahsidir.
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./15. md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
(Mülga fıkra: 07/05/2004 – 5170 S.K./5. md.)(*)
(Değişik fıkra: 07/05/2004 – 5170 S.K./5. md.)(*) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(Değişik fıkra: 07/05/2004 – 5170 S.K./5. md.)(*) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
Açıklama:
(*) 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 9. fıkra ile değiştirilen 10. ve 12. fıkralar için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 9. fıkra ile değiştirilen 10. ve 12. fıkralar:
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./15. md.) Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez.
Genel müsadere cezası verilemez.
Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.
Madde 39 – Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan ısnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
Madde 40 – Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./16. md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.
Kişinin, resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.
Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.(*)
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./4. md.) Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./4. md.) Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 17. maddesi ile eklenmiştir.
Madde 42 – Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tesbit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
(İptal fıkra: Anayasa Mah. 05/06/2008 tarih ve E. 2008/16, K. 2008/116)(*)
Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.
Açıklama:
(*) Anayasa Mahkemesinin 05/06/2008 Karar Günlü, 2008/16 Esas, 2008/116 Karar Sayılı, 22/10/2008 tarih ve 27032 sayılı R.G.de yayımlanan kararıyla iptal edilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – Anayasa Mahkemesinin 05/06/2008 Karar Günlü, 2008/16 Esas, 2008/116 Karar Sayılı, 22/10/2008 tarih ve 27032 sayılı R.G.de yayımlanan kararıyla iptal edilen fıkra için:
(Ek fıkra: 09/02/2008 – 5735 S.K./2. md.) Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.(*)
(*) 5735 sayılı Kanun Anayasa Mahkemesinin 05/06/2008 günlü, E. 2008/16, K. 2008/116 sayılı kararla iptal edildiğinden, Kanunun uygulanmalarından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlanacağı güne kadar fıkranın YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 13/06/2008 tarih ve 26905 sayılı R.G.de yayımlanan, 05/06/2008 tarih ve E. 2008/16, K. 2008/16 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı Anayasa Mahkemesi Kararıyla karar verilmiştir.
Madde 43 – Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.
Madde 44 – Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tesbit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.
Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.
Madde 45 – Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer’aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.
Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.
Madde 46 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./18. md.)(*)
Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 46 – Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedelinin hesaplanma tarz ve usulleri kanunla belirlenir. Kanun kamulaştırma bedelinin tespitinde vergi beyanını, kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, taşınmaz malların birim fiyatlarını ve yapı maliyet hesaplarını ve diğer objektif ölçüleri dikkate alır. Bu bedel ile vergi beyanındaki kıymet arasındaki farkın nasıl vergilendirileceği kanunla gösterilir.
Kamulaştırma bedeli, nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu taktirde taksitler eşit olarak ödenir ve peşin ödenmeyen kısım Devlet borçları için öngörülen en yüksek faiz haddine bağlanır.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
Madde 47 – Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir.
Devletleştirme gerçek karşılığı üzerinden yapılır. Gerçek karşılığın hesaplanma tarzı ve usulleri kanunla düzenlenir.
(Ek fıkra: 13/08/1999 – 4446/1 md.) Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.
(Ek fıkra: 13/08/1999 – 4446/1 md.) Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzelkişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.
Madde 48 – Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.
Madde 49 – Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./19. md.)(*) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.
(Mülga fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./19. md.)(*)
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değiştirilen ikinci fıkra ve yürürlükten kaldırılan üçüncü fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değiştirilen ikinci fıkra ve yürürlükten kaldırılan üçüncü fıkra metni:
– Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.
– Devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler alır.
Madde 50 – Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.
Dinlenmek çalışanların hakkıdır.
Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.
Madde 51 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./20. md.)(*)
Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./5. md.)(**)
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 20. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
(**) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 20. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 51 – İşçiler ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler.
Sendikalar veya üst kuruluşlarını kurabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili merci, sendika veya üst kuruluşun faaliyetinin durdurulması veya kapatılması için mahkemeye başvurur.
Sendikalara üye olmak ve üyelikten ayrılmak serbesttir.
Hiç kimse sendikaya üye olmaya, üye kalmaya, üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
İşçiler ve işverenler aynı zamanda birden fazla sendikaya üye olamazlar.
Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz.
İşçi sendika ve üst kuruluşlarında yönetici olabilmek için, en az on yıl bilfiil işçi olarak çalışmış olma şartı aranır.
Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Anayasa’da belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz.
——————————————-
2 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra:
Aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz.
Madde 52 – (Mülga madde: 23/07/1995 – 4121/3 md.)(*)
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılan madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılan madde metni:
Madde 5 – Sendikalar, 13 üncü maddede sayılan genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi; siyasi amaç güdemezler, siyasi faaliyette bulunamazlar, siyasi partilerden destek göremez ve onlara destek olamazlar, derneklerle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla bu amaçlarla ortak hareket edemezler.
İşyerinde sendikal faaliyette bulunma, o işyerinde çalışmamayı haklı göstermez.
Sendikalar üzerindeki Devletin idari ve mali denetimi ile gelir ve giderleri, üye aidatının sendikaya ödenme şekli kanunla düzenlenir.
Sendikalar gelirlerini amaçları dışında kullanamazlar; tüm gelirlerini Devlet bankalarında muhafaza ederler.
Madde 53 – İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.
Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir.
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./6. md.)(*)
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./6. md.)(*)
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./6. md.) Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./6. md.) Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./6. md.) Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3. ve 4. fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3. ve 4. fıkra:
(Ek fıkra: 23/07/1995 – 4121/4 md.) 128 inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine başvurabilir ve İdareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idari veya kanuni düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat metni imzalanmamışsa anlaşma ve anlaşmazlık noktaları da taraflarca imzalanacak bir tutanakla Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usuller kanunla düzenlenir.
Aynı iş yerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz.
Madde 54 – Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir.
Grev hakkı ve lokavt iyiniyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./7. md.)(*)
Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir.
Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek Hakem Kurulunun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.
Yüksek hakem kurulunun kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir.
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./7. md.)(*)
Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiç bir şekilde engellenemez.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 7. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3. ve 7. fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 7. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3. ve 7. fıkra:
Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumludur.
Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.
Madde 55 – Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./21. md.)(*) Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değiştirilen fıkra metni:
Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu gözönünde bulundurulur.
Madde 56 – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.
Madde 57 – Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.
Madde 58 – Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.
Madde 59 – Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.
Devlet başarılı sporcuyu korur .
(Ek fıkra: 17/03/2011 – 6214 S.K./1. md.) Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.
Madde 60 – Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.
Madde 61 – Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.
Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşlılar, Devletçe korunur, Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.
Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.
Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.
Madde 62 – Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.
Madde 63 – Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır.
Bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir.
Madde 64 – Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.
Madde 65 – (Değişik madde: 03/10/2001 – 4709 S.K./22. md.)(*)
Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 22. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 22. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 65 – Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.
Madde 66 – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. (Mülga cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./23. md.)(*)
Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.
Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.
Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 23. maddesi ile yürürlükten kaldırılan cümle için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 23. maddesi ile yürürlükten kaldırılan cümle metni:
Yabancı babadan ve Türk anadan olan çocuğun vatandaşlığı kanunla düzenlenir.
Madde 67 – Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.
(Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/5 md.)(**) Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Ancak, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler.
(Değişik fıkra: 23/07/1995-4121/5 md.)(*) (**) Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir.
Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.
(Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/5 md.) (**) Silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar. Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hakimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılır.(***)
(Ek fıkra: 23/07/1995 – 4121/5 md.) Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./24. md.) Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.(****)
Açıklama:
(*) 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunla değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
(**) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 5. maddesi ile değiştirilen fıkralar için Tarihçeye bakınız.
(***) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 24. maddesi ile fıkraya “taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç” ibaresi eklenmiş ve “bulunan tutukluların seçme haklarını kullanmalarında,” ibaresi “oy kullanılması ve” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
(****) Fıkranın uygulanması ile ilgili olarak kanunun sonunda Kanuna işlenemeyen hükümler altında yer alan , 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun Geçici Maddesine ve 27/12/2002 kabul tarihli, 31/12/2002 tarih ve 24980 3. Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4777 sayılı Kanunun Geçici Maddesine bakınız.
Tarihçe:
1 – 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunla değiştirilen fıkra metni:
– Yirmibir yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir.
——————————————————-
2 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 5. maddesi ile değiştirilen fıkra metinleri:
– Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır.
– (Değişik fıkra: 17/05/1987 – 3361) Seçimlerin ve halkoylamasının yapıldığı yılda, ay ve gün hesaba katılmaksızın, 20 yaşına giren her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir.
– Silah altında bulunan er ve erbaşlarla, askeri öğrenciler, ceza ve tevkif evlerinde bulunan tutuklular ve hükümlüler oy kullanamazlar.
Madde 68 – (Değişik madde: 23/07/1995 – 4121/6 md.)
Vatandaşlar, siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için onsekiz yaşını doldurmuş olmak gerekir.
Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.
Siyasi partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.
Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.
Hakimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.
Yüksek öğretim elemanlarının siyasi partilere üye olmaları ancak kanunla düzenlenebilir. Kanun bu elemanlarının, siyasi partilerin merkez organları dışında kalan parti görevi almalarına cevaz veremez ve parti üyesi yüksek öğretim elemanlarının yüksek öğretim kurumlarında uyacakları esasları belirler.
Yüksek öğretim öğrencilerinin siyasi partilere üye olabilmelerine ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.
Siyasi partilere, Devlet, yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapar. Partilere yapılacak yardımın, alacakları üye aidatının ve bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 6. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 6. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 68 – Vatandaşlar, siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden çıkma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için yirmibir yaşını ikmal etmek şarttır.
Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.
Siyasi partiler, önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içinde faaliyetlerini sürdürürler.
Siyasi partilerin tüzük ve programları, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz.
Sınıf veya zümre egemenliğini veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayan siyasi partiler kurulamaz.
Siyasi partiler, yurtdışında teşkilatlanıp faaliyette bulunamaz, kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremez, vakıf kuramazlar.
Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, öğrenciler ve Silahlı Kuvvetler mensupları siyasi partilere giremezler.
Madde 69 – (Değişik madde: 23/07/1995 – 4121/7 md.)(*)
Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.
Siyasi partiler, ticari faaliyetlere girişemezler.
Siyasi partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir.
Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştaydan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.
Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.
Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir. (Ek cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./25. md.) Bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.
(Ek fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./25. md.) Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.
Bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir.
Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.
Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar.
Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./25. md.)(**) Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 7. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
(**) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değiştirilen son fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 7. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 69 – Siyasi partiler, tüzük ve programları dışında faaliyette bulunamazlar; Anayasa’nın 14 üncü maddesindeki sınırlamalar dışına çıkamazlar; çıkanlar temelli kapatılır.
Siyasi partiler, kendi siyasetlerini yürütmek ve güçlendirmek amacıyla dernekler, sendikalar, vakıflar, kooperatifler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile siyasi ilişki ve işbirliği içinde bulunamazlar. Bunlardan maddi yardım alamazlar.
Siyasi partilerin parti içi çalışmaları ve kararları, demokrasi esaslarına aykırı olamaz.
Siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesince yapılır.
Cumhuriyet Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucularının hukuki durumlarının Anayasa ve kanun hükümlerine uygunluğunu, kuruluşlarını takiben ve öncelikle denetler; faaliyetlerini de takip eder.
Siyasi partilerin kapatılması, Cumhuriyet Başsavcılığının açacağı dava üzerine, Anayasa Mahkemesince karara bağlanır.
Temelli kapatılan siyasi partilerin kurucuları ile her kademedeki yöneticileri; yeni bir siyasi parti kurucusu, yöneticisi ve denetçisi olamayacakları gibi, kapatılmış bir siyasi partinin mensuplarının üye çoğunluğunu teşkil edeceği yeni bir siyasi parti de kurulamaz.
Siyasi partiler yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, yabancı ülkedeki dernek ve gruplardan herhangi bir suretle ayni ve nakdi yardım alamazlar, bunlardan emir alamazlar ve bunların Türkiye’nin bağımsızlığı ve ülke bütünlüğü aleyhindeki karar ve faaliyetlerine katılamazlar. Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket eden siyasi oartiler de temelli kapatılır.
Siyasi partilerin kuruluş ve faaliyetlerini, denetlenme ve kapatılmaları yukarıdaki esaslar dairesinde kanunla düzenlenir.
—————————————-
2 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değiştirilen son fıkra metni:
Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenme ve kapatılmaları ile siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.
Madde 70 – Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
Madde 71 – Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna edilemez.
Madde 72 – Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.
Madde 73 – Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.
Madde 74 – Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.(*)
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.(**)
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./8. md.)(***)
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./8. md.) Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./8. md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikayetleri inceler.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./8. md.) Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./8. md.) Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 26. maddesi ile madde metnine eklenmiştir.
(**) Fıkrada yer alan “gecikmeksizin” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 26. maddesi ile madde metnine eklenmiştir.
(***) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 8. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3. fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 8. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3. fıkra:
Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir.
Madde 75 – (Değişik madde: 23/07/1995 – 4121/8 md.)(*) (**)
Türkiye Büyük Millet Meclisi, genel oyla seçilen beşyüzelli milletvekilinden oluşur.
Açıklama:
(*) 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunla değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
(**) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 8. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunla değiştirilen madde metni:
Madde 75 – Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletçe genel oyla seçilen dörtyüz milletvekilinden kuruludur.
—————————————–
2 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 8. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 75 – Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletçe genel oyla seçilen dörtyüzelli milletvekilinden kuruludur.
Madde 76 – Yirmibeş yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.(***)
En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.(*)(**)
Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “ideolojik veya anarşik eylemlere” ibaresi, 27/12/2002 kabul tarihli, 31/12/2002 tarih ve 24980 3. Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4777 sayılı Kanunun 1. maddesi ile “terör eylemlerine” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
(**) 04/11/2004 kabul tarihli, 13/11/2004 tarih ve 25642 sayılı R.G.de yayımlanan 5252 sayılı Kanunun 6. maddesi ile Kanunlardaki “ağır hapis” cezaları “hapis” cezasına dönüştürülmüştür.
(***) Fıkrada yer alan “Otuz” ibaresi, 13/10/2006 kabul tarihli, 17/10/2006 tarih ve 26322 sayılı R.G.de yayımlanan 5551 sayılı Kanunun 1. maddesi ile “Yirmibeş” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 77 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri dört yılda bir yapılır. Meclis, bu süre dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebileceği gibi, Anayasada belirtilen şartlar altında Cumhurbaşkanınca verilecek karara göre de seçimler yenilenir. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilir.(*)
Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer.
Açıklama:
(*) a) Fıkrada yer alan “beş” ibaresi, 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun (Cumhurbaşkanlığından alınan 15/06/2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı uyarınca halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır.) 1. maddesi ile “dört” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
b) 17/10/2007 tarih ve 26673 sayılı R.G.de yayımlanan 5697 sayılı Kanunla değişik 5678 sayılı Kanun, 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilmiş ve buna ilişkin 873 Karar No.lu Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Madde 78 – Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.
Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinde boşalma olması halinde, ara seçime gidilir. Ara seçim, her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde, ara seçimlerinin üç ay içinde yapılmasına karar verilir.
Genel seçimlere bir yıl kala, ara seçimi yapılamaz.
(Ek fıkra: 27/12/2002 – 4777 S.K./1. md.) Yukarıda yazılı hallerden ayrı olarak, bir ilin veya seçim çevresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü ara seçim yapılır. Bu fıkra gereği yapılacak seçimlerde Anayasanın 127 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
Madde 79 – Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.
Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzluklar, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.(*)
Yüksek Seçim Kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.
Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler, salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçerler.
Yüksek Seçim Kuruluna Yargıtay ve Danıştaydan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Başkanvekili ad çekmeye girmezler.
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi işlemlerinin genel yönetim ve denetimi de milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur.(**)
Açıklama:
(*) a) Fıkrada yer alan “ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını” ibaresi, 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun (Cumhurbaşkanlığından alınan 15/06/2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı uyarınca halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır.) 2. maddesi ile eklenmiştir.
b) 17/10/2007 tarih ve 26673 sayılı R.G.de yayımlanan 5697 sayılı Kanunla değişik 5678 sayılı Kanun 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilmiş ve buna ilişkin 873 Karar No.lu Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(**) a) Fıkrada yer alan “, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi” ibaresi, 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun (Cumhurbaşkanlığından alınan 15/06/2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı uyarınca halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır.) 2. maddesi ile eklenmiştir.
b) 17/10/2007 tarih ve 26673 sayılı R.G.de yayımlanan 5697 sayılı Kanunla değişik 5678 sayılı Kanun 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilmiş ve buna ilişkin 873 Karar No.lu Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Madde 80 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.
Madde 81 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler:
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim”
Madde 82 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri. Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda; Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda; özel gelir kaynakları ve özel imkanları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan derneklerin ve Devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıfların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik yapamazlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onanmasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. Bir üyenin belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca verilecek geçici bir görevi kabul etmesi, Meclisin kararına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ile bağdaşmayan diğer görev ve işler kanunla düzenlenir.
Madde 83 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
Madde 84 – (Değişik madde: 23/07/1995 – 4121/9 md.)(*)
İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanınca tespit edildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca kararlaştırılır.
Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur.
82 nci maddeye göre milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit eden raporu üzerine Genel Kurul gizli oyla karar verir.
Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir.
(Mülga fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./9. md.)(**)
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 9. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
(**) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 9. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 9. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 84 – İstifa eden, Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilmeye engel bir suçtan dolayı hüküm giyen, kısıtlanan, partisinden istifa ederek; başka bir partiye giren veya seçim hükümetleri hariçBakanlar Kurulunda görev alan, üyelikle bağdaşmayan bir hizmet kabul eden, Meclis çalışmalarına özürsüz olarak bir ay içinde toplam 5 birleşim günü katılmayanların üyeliğinin düşmesine, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla ile karar verilir.
Partisinden istifa eden milletvekili bir sonraki seçimde, istifa tarihinde mevcut herhangi bir partinin genel merkez organlarınca aday gösterilemez.
Anayasa Mahkemesinin kararında partinin kapatılmasına eylem ve sözleri ile sebebiyet verdiği belirtilen milletvekilinin üyeliği ile temelli olarak kapatılan siyasi partinin, kapatılmasına ilişkin davanın açıldığı tarihte, parti üyesi olan diğer milletvekillerinin üyeliği, kapatma kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına tebliğ edildiği tarihte sona erer.
—————————————-
2 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 9. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra:
Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurula bilgi sunar.
Madde 85 – (Değişik madde: 23/07/1995 – 4121/10 md.)(*)
Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine 84 üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 10. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 10. maddesi ile değiştirilen madde metni:
Madde 85 – Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya üyeliğin düştüğüne Meclisce karar verilmesi hallerinde, karar tarihinden başlayarak bir hafta içinde, ilgili üye veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden herhangi biri, bu kararın, Anayasa veya İçtüzük hükümlerine aykırılığı idiiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içinde karara bağlar.
Madde 86 – (Değişik cümle: 21/11/2001 – 4720 S.K./1. md.)(*) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı en yüksek Devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yolluk da ödenek miktarının yarısını aşamaz. (Ek cümle: 21/11/2001 – 4720 S.K./1. md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde ilgileri devam eder.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödenecek ödenek ve yolluklar, kendilerine T.C. Emekli Sandığı tarafından bağlanan emekli aylığı ve benzeri ödemelerin kesilmesini gerektirmez.(**)
Ödenek ve yollukların en çok üç aylığı önceden ödenebilir.
Açıklama:
(*) 21/11/2001 kabul tarihli, 01/12/2001 tarih ve 24600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4720 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değiştirilen ilk cümle için Tarihçeye bakınız.
(**) Fıkrada yer alan “sosyal güvenlik kuruluşları” ibaresi, 21/11/2001 kabul tarihli, 01/12/2001 tarih ve 24600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4720 sayılı Kanunun 1. maddesi ile “T.C. Emekli Sandığı” olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Tarihçe:
1 – 21/11/2001 kabul tarihli, 01/12/2001 tarih ve 24600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4720 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değiştirilen ilk cümle metni:
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir.
Madde 87 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, (…)(*) Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına (…)(***) karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.(**)
Açıklama:
(*) Burada yer alan “Anayasanın 14 üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere,” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 28. maddesi ile madde metninden çıkartılmıştır. Yapılan bu değişiklikle ilgili olarak kanunun sonunda Kanuna işlenemeyen hükümler altında yer alan , 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun Geçici Maddesine bakınız.
(**) Maddede yer alan “Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 28. maddesi ile madde metnine eklenmiştir. Yapılan bu değişiklikle ilgili olarak kanunun sonunda Kanuna işlenemeyen hükümler altında yer alan , 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun Geçici Maddesine bakınız.
(***) Burada yer alan “, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine” ibaresi, 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 6. maddesi ile madde metninden çıkartılmıştır.
Madde 88 – Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir.
Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir.
Madde 89 – Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlar.
Yayımlanmasını kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. (Ek cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./29. md.) Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir. Bütçe kanunları bu hükme tabi değildir.(*)
Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar Meclise geri gönderebilir.
Anayasa değişikliklerine ilişkin hükümler saklıdır.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “kısmen veya tamamen” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 29. maddesi ile madde metnine eklenmiştir.
Madde 90 – Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 07/05/2004 – 5170 S.K./7. md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
Madde 91 – Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanının Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
Madde 92 – Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.
Madde 93 – (Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/11 md.)(*) Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.
Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır.
Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine, Meclisi toplantıya çağırır.
Ara verme veya tatil sırasında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 11. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 11. maddesi ile değiştirilen fıkra metni:
Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Eylül ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.
Madde 94 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Katip üyeler ve İdare Amirlerinden oluşur.
Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında Divana katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur. Siyasi parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. (Değişik cümle: 07/05/2010 – 5982 S.K./10. md.)(**) İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, Meclis üyeleri içinden, Meclisin toplandığı günden itibaren beş gün içinde, Başkanlık Divanına bildirilir.Başkan seçimi gizli oyla yapılır. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan üye, Başkan seçilmiş olur. Başkan seçimi, aday gösterme süresinin bitiminden itibaren, on gün içinde tamamlanır.(*)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekillerinin Katip Üyelerinin ve idare Amirlerinin adedi, seçim nisabı, oylama sayısı ve usulleri, Meclis İçtüzüğünde belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “on gün içinde” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 30. maddesi ile “beş gün içinde” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
(**) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 10. maddesi ile değiştirilen cümle için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 10. maddesi ile değiştirilen cümle:
İlk seçilenlerin görev süresi iki, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi üç yıldır.
Madde 95 – Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını, kendi yaptığı içtüzük hükümlerine göre yürütür.
İçtüzük hükümleri, siyasi parti gruplarının, Meclisin bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir. Siyasi parti grupları, en az yirmi üyeden meydana gelir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün bina, tesis, eklenti ve arazisinde kolluk ve yönetim hizmetleri Meclis Başkanlığı eliyle düzenlenir ve yürütülür. Emniyet ve diğer kolluk hizmetleri için yeteri kadar kuvvet ilgili makamlarca Meclis Başkanlığına tahsis edilir.
Madde 96 – (Değişik fıkra: 31/05/2007 – 5678 S.K./3. md.)(*) Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
Bakanlar Kurulu üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin katılamadıkları oturumlarında, kendileri yerine oy kullanmak üzere bir bakana yetki verebilirler. Ancak bir bakan kendi oyu ile birlikte en çok iki oy kullanabilir.
Açıklama:
(*) a) 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun (Cumhurbaşkanlığından alınan 15/06/2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı uyarınca halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır.) 3. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
b) 17/10/2007 tarih ve 26673 sayılı R.G.de yayımlanan 5697 sayılı Kanunla değişik 5678 sayılı Kanun 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilmiş ve buna ilişkin 873 Karar No.lu Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Tarihçe:
1 – 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
Madde 97 – Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki görüşmeler açıktır ve tutanak dergisinde tam olarak yayımlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzük hükümlerine göre kapalı oturumlar yapabilir, bu oturumlardaki görüşmelerin yayımı Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına bağlıdır.
Meclisteki açık görüşmelerin, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başkaca bir karar alınmadıkça, her türlü vasıta ile yayımı serbesttir.
Madde 98 – Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve Meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanır.
Soru, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir.
Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.
Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir.
Soru Meclis araştırması ve genel görüşme ile ilgili önergelerin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile cevaplandırılma, görüşme ve araştırma yöntemleri Meclis İçtüzüğü ile düzenlenir.
Madde 99 – Gensoru önergesi, bir siyasi parti grubu adına veya enaz yirmi milletvekilinin imzasıyla verilir.
Gensoru önergesi, verilişinden sonraki üç gün içinde bastırılarak üyelere dağıtılır; dağıtılmasından itibaren on gün içinde gündeme alınıp alınmayacağı görüşülür. Bu görüşmede, ancak önerge sahiplerinden biri, siyasi parti grupları adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakan konuşabilir.
Gündeme alma kararıyla. birlikte, gensorunun görüşülme günü de belli edilir; ancak gensorunun görüşülmesi, gündeme alma kararının verildiği tarihten başlayarak iki gün geçmedikçe yapılamaz ve yedi günden sonraya bırakılamaz.
Gensoru görüşmeleri sırasında üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri veya Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır.
Bakanlar Kurulunun veya bir bakanın düşürülebilmesi, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla olur; oylamada yalnız güvensizlik oyları sayılır.
Meclis çalışmalarının dengeli olarak yürütülmesi amacına ve yukarıdaki ilkelere uygun olmak kaydıyla gensoru ile ilgili diğer hususlar içtüzükle belirlenir.
Madde 100 – Başbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile, soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar.(*)
Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirtilen raporunu iki ay içinde Meclise sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. (Ek cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./31. md.) Bu süre içinde raporun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teslimi zorunludur.
(Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./31. md.)(**) Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde görüşülür ve gerek görüldüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verilir. Yüce Divana sevk kararı ancak üye tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla alınır.
Meclisteki siyasi parti gruplarında, Meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “gizli oyla” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 31. maddesi ile madde metnine eklenmiştir.
(**) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değiştirilen fıkra metni:
Meclis, raporu öncelikle görüşür ve gerek gördüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verir. Yüce Divana sevk kararı ancak üye tamsayısının salt çoğunluğu ile alınır.
Madde 101 – (Değişik madde: 31/05/2007 – 5678 S.K./4. md.)(*)
Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
Açıklama:
(*) a) 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun (Cumhurbaşkanlığından alınan 15/06/2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı uyarınca halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır.) 4. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
b) 17/10/2007 tarih ve 26673 sayılı R.G.de yayımlanan 5697 sayılı Kanunla değişik 5678 sayılı Kanun 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilmiş ve buna ilişkin 873 Karar No.lu Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Tarihçe:
1 – 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 101 – Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından yedi yıllık bir süre için seçilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışından aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür.
Bir kimse, iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği sona erer.
Madde 102 – (Değişik madde: 31/05/2007 – 5678 S.K./5. md.)(*)
Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) a) 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun (Cumhurbaşkanlığından alınan 15/06/2007 tarih ve B.01.0.KKB.01-18/D-1-2007-450 sayılı yazı uyarınca halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır.) 5. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
b) 17/10/2007 tarih ve 26673 sayılı R.G.de yayımlanan 5697 sayılı Kanunla değişik 5678 sayılı Kanun 21/10/2007 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilmiş ve buna ilişkin 873 Karar No.lu Yüksek Seçim Kurulu Kararı 31/10/2007 tarihli ve 26686 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Tarihçe:
1 – 31/05/2007 kabul tarihli, 16/06/2007 tarih ve 26554 sayılı R.G.de yayımlanan 5678 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 102 – Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağrılır.(*)
Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından otuz gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından on gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine başlanır ve seçime başlama tarihinden itibaren otuz gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk on günü içinde adayların Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi ve kalan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanması gerekir.
En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır, bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir.
Seçilen yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
(*) 03/05/2007 tarih ve 26511 sayılı R.G.de yayımlanan, 01/05/2007 Karar Günlü, 2007/45 Esas ve 2007/21 (Yürürlüğü Durdurma) Karar Sayılı Anayasa Mahkemesi kararı gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin eylemli içtüzük değişikliği niteliğinde olan 27/04/2007 günlü, 96. birleşiminde alınan 11. Cumhurbaşkanı’nın seçiminde gözetilmesi gereken toplantı yeter sayısı ile ilgili kararı, 01/05/2007 günlü, E. 2007/45, K. 2007/54 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu kararın, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazetede yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA karar verilmiştir.
Madde 103 – Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde andiçer:
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”
Madde 104 – Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Bu amaçlarla Anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:
a) Yasama ile ilgili olanlar:
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak,
Kanunları yayımlamak,
Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek,
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halk oyuna sunmak,
Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,
b) Yürütme alanına ilişkin olanlar:
Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
Milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek,
Genelkurmay Başkanını atamak,
Milli Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak,
Milli Güvenlik Kuruluna Başkanlık etmek,
Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
Kararnameleri imzalamak,
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,
Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak,
Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak,
Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek,
Üniversite rektörlerini seçmek,
c) Yargı ile ilgili olanlar:
Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askeri Yargıtay üyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
Madde 105 – Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.
Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.
Madde 106 – Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, görevine dönmesine kadar; ölüm, çekilme veya başka bir sebeple Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması halinde de yenisi seçilinceye kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cumhurbaşkanlığına vekillik eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.
Madde 107 – Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilat ve çalışma esasları, personel atama işlemleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.
Madde 108 – İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.
Silahlı Kuvvetler ve yargı organları, Devlet Denetleme Kurulunun görev alanı dışındadır.
Devlet Denetleme Kurulunun üyeleri ve üyeleri içinden Başkanı, kanunda belirlenen nitelikteki kişiler arasından, Cumhurbaşkanınca atanır.
Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri, kanunla düzenlenir.
Madde 109 – Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur.
Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır.
Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.
Madde 110 – Bakanlar Kurulunun listesi tam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise toplantıya çağrılır.
Bakanlar Kurulunun programı, kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunur ve güvenoyuna başvurulur. Güvenoyu için görüşmeler, programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra başlar ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçtikten sonra oylama yapılır.
Madde 111 – Başbakan, gerekli görürse, Bakanlar Kurulunda görüştükten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinden güven isteyebilir.
Güven istemi, Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesinden bir tam gün geçmedikçe görüşülemez ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçmedikçe oya konulamaz.
Güven istemi, ancak üye tamsayısının salt çoğunluğuyla reddedilebilir.
Madde 112 – Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.
Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.
Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödenek ve yolluk alırlar.
Madde 113 – Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilatı kanunla düzenlenir.
Açık olan bakanlıklarla izinli veya özürlü olan bir bakana, diğer bir bakan geçici olarak vekillik eder. Ancak, bir bakan birden fazlasına vekillik edemez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı ile Yüce Divana verilen bir bakan bakanlıktan düşer. Başbakanın Yüce Divana sevki halinde hükümet istifa etmiş sayılır.
Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç onbeş gün içinde atama yapılır.
Madde 114 – Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise, bu karardan başlayarak beş gün içinde, bu bakanlıklara Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır.
116 ncı madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar Kurulu çekilir ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere bir Başbakan atar.
Geçici Bakanlar Kuruluna, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre üye alınır.
Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tespit ederek Başbakana bildirir. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar atanır.
Geçici Bakanlar Kurulu, yenilenme kararının Resmi Gazete’de ilanından itibaren beş gün içinde kurulur.
Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurulmaz.
Geçici Bakanlar Kurulu seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür.
Madde 115 – Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelenmesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir.
Tüzükler, Cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi yayımlanır.
Madde 116 – Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırkbeş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırkbeş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırkbeş gün içinde Bakanlar Kurulunun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Yenilenme kararı Resmi Gazetede yayımlanır ve seçime gidilir.
Madde 117 – Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.
Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.
Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir.
Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.
Milli Savunma Bakanlığının, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları ile görev ilişkileri ve yetki alanı kanunla düzenlenir.
Madde 118 – (Değişik fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./32. md.)(*) Milli Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur.
Gündemin özelliğine göre Kurul toplantılarına ilgili bakan ve kişiler çağırılıp görüşleri alınabilir.
(Değişik cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./32. md.)(*) Milli Güvenlik Kurulu; Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir. Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulunca değerlendirilir.(**)
Milli Güvenlik Kurulunun gündemi; Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir.
Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Milli Güvenlik Kurulu Başbakanın başkanlığında toplanır.
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevleri kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 32. maddesi ile değiştirilen birinci fıkra ile üçüncü fıkranın ilk cümlesi için Tarihçeye bakınız.
(**) Fıkrada yer alan “öncelikle dikkate alınır” ibaresi, 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 32. maddesi ile “değerlendirilir” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 32. maddesi ile değiştirilen birinci fıkra ile üçüncü fıkranın ilk cümlesi:
– Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanının başkanlığında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur.
– Milli Güvenlik Kurulu; Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili kararların alınması ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir.
Madde 119 – Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Madde 120 – Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Madde 121 – Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilanına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmi Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
119 uncu madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir.
Olağanüstü hal süresince, Cumnhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.
Madde 122 – Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilanını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriyle, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilan edebilir. Bu karar, derhal Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağırılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekli gördüğü takdirde sıkıyönetim süresini kısaltabilir, uzatabilir veya sıkıyönetimi kaldırabilir.
Sıkıyönetim süresinde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarabilir.
Bu kararnameler Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul içtüzükte belirlenir.
Sıkıyönetimin her defasında dört ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz.
Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hallerinde hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, idare ile olan ilişkileri, hürriyetlerin nasıl kısıtlanacağı veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi halinde vatandaşlar için getirilecek yükümlülükler kanunla düzenlenir.
Sıkıyönetim komutanları Genelkurmay Başkanlığına bağlı olarak görev yaparlar.
Madde 123 – İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.
Madde 124 – Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.
Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir.
Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hükümler: 13/08/1999 – 4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.
Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. (Ek cümle: 07/05/2010 – 5982 S.K./11. md.) Ancak, Yüksek Askeri Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.
İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.
(Değişik cümle: 07/05/2010 – 5982 S.K./11. md.)(*) Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.
İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.
Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir.
İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değiştirilen cümle için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değiştirilen cümle:
Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.
Madde 126 – Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayırılır.
İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır.
Kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir. Bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.
Madde 127 – Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
(Değişik fıkra: 23/07/1995 – 4121/12 md.)(*) Mahalli idarelerin seçimleri, 67 nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahalli idareler organlarına veya bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.
Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.
Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.
Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 11. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 11. maddesi ile değiştirilen fıkra metni:
Mahalli idarelerin seçimleri, Anayasanın 67 nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.
Madde 128 – Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (Ek cümle: 07/05/2010 – 5982 S.K./12. md.) Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.
Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.
Madde 129 – Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.
(Değişik fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./13. md.)(*) Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.
Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 13. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 13. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.
Madde 130 – Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.
Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.
Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir.
Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez.
Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.
Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.
Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları; Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar.
Üniversitelerin hazırladığı bütçeler; Yükseköğretim Kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığına sunulur ve merkezi yönetim bütçesinin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tabi tutularak yürürlüğe konulur ve denetlenir.(*)
Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir.
Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.
Açıklama:
(*) Fıkradayer alan “genel ve katma bütçelerin” ibaresi, 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 1. maddesi ile “merkezi yönetim bütçesinin” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 131 – Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim – öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.
(Değişik fıkra: 07/05/2004 – 5170 S.K./8. md.)(*) Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler ve Bakanlar Kurulunca seçilen ve sayıları, nitelikleri, seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur.
Kurulun teşkilatı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değiştirilen fıkra metni:
Yükseköğretim kurulu, üniversiteler, Bakanlar Kurulu ve Genelkurmay Başkanlığınca seçilen ve sayıları, nitelikleri ve seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur.
Madde 132 – Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları özel kanunlarının hükümlerine tabidir.
Madde 133 – (Değişik madde: 08/07/1993 – 3913/1. md.)(*)
Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.
(Ek fıkra: 21/06/2005 – 5370/1 md.) Radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu dokuz üyeden oluşur. Üyeler, siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca seçilir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, görev ve yetkileri, üyelerinin nitelikleri, seçim usulleri ve görev süreleri kanunla düzenlenir.
Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.
Açıklama:
(*) 08/07/1993 tarih ve 3913 sayılı kanunun 1. maddesiyle değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 08/07/1993 tarih ve 3913 sayılı kanunun 1. maddesiyle değiştirilen madde metni:
Madde 133 – Radyo ve televizyon istasyonları, ancak Devlet eli ile kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenlenir.
Kanun; Türk Devletinin varlık ve bağımsızlığını, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumun huzurunu, genel ahlaki ve Anayasanın ikinci maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyacak tarzda yayın yapmasını düzenler ve Kurumun yönetim ve denetiminde, yönetim organlarının oluşturulmasında ve her türlü radyo televizyon yayınlarında tarafsızlık ilkesini gözetir.
Madde 134 – Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Atatürk’ün manevi himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine sahip “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu” kurulur.
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla düzenlenir.
Madde 135 – Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz.
(Değişik üçüncü fıkra: 23/07/1995 – 4121/13 md.)(*) Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
(Değişik dördüncü fıkra: 23/07/1995 – 4121/13 md.)(*) Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremezler.
(Değişik beşinci fıkra: 23/07/1995 – 4121/13 md.)(*) Bu meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.
(Değişik altıncı fıkra: 23/07/1995 – 4121/13 md.)(*) Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
(Değişik yedinci fıkra: 23/07/1995 – 4121/13 md.)(*) Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 13. maddesiyle değiştirilen fıkralar için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 13. maddesiyle değiştirilen fıkra metinleri:
-Üçüncü fıkra: Meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyet gösteremezler; siyasetle uğraşamazlar, siyasi partiler, sendikalar ve derneklerle ortak hareket edemezler.
-Dördüncü fıkra: Siyasi partiler, sendikalar ve sendika üst kuruluşları; meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde aday gösteremezler ve belirli adayların leh ve aleyhlerinde faaliyette bulunamazlar ve propaganda yapamazlar.
-Beşinci fıkra: Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kanunda gösterildiği şekilde Devletin idari ve mali denetimine tabidir.
-Altıncı fıkra: Amaçları dışında faaliyet gösteren ve siyasetle uğraşan meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirttiği merciin istemi üzerine, mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
-Yedinci fıkra: Türk Devletinin varlık ve bağımsızlığının, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün, toplumun huzurunun korunması ve Devletin Anayasada belirtilen temel niteliklerini tehdit edecek faaliyetlerin önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mahallin en büyük mülki amiri bu organları geçici olarak görevden uzaklaştırabilir. Görevden uzaklaştırma kararı; üç gün içinde mahkemeye bildirilir. Mahkeme görevden uzaklaştırma kararının yerinde olup olmadığına en geç on gün içinde karar verir.
Madde 136 – Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.
Madde 137 – Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.
Madde 138 – Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
Madde 139 – Hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.
Madde 140 – Hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür.
Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.
Hakim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Hakimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler; askeri hakimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir.
Hakimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar.
Hakimler ve savcılar idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.
Hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar, hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler. Bunlar, hakimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler, hakimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar.
Madde 141 – Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir.
Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.
Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.
Madde 142 – Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.
Madde 143 – (Mülga madde: 07/05/2004 – 5170 S.K./9. md.)(*)
Açıklama:
(*) Maddenin değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan metinleri için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 18/06/1999 tarih ve 4388 sayılı kanunun 1. maddesi ile değiştirilen fıkralar ve yürürlükten kaldırılan son fıkra metni:
– Devlet Güvenlik Mahkemesinde bir Başkan, iki asıl ve iki yedek üye ile bir savcı ve yeteri kadar savcı yardımcısı bulunur.
– Başkan, bir asıl ve bir yedek üye ile savcı, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından; bir asıl ve bir yedek üye, birinci sınıf askeri hakimler arasından; savcı yardımcıları ise Cumhuriyet savcıları ve askeri hakimler arasından özel kanunlarında gösterilen usule göre atanır. Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkan, üye ve yedek üyeleri ile savcı ve savcı yardımcıları dört yıl için atanırlar, süresi bitenler yeniden atanabilirler.
– Devlet Güvenlik Mahkemesinin yargı çevresine giren bölgelerde sıkıyönetim ilan edilmesi halinde, bu bölgelerle sınırlı olmak üzere kanunla belirlenen esaslara göre Devlet Güvenlik Mahkemesi, Sıkıyönetim Askeri Mahkemesine dönüştürülebilir.
——————————
2 – 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 9. maddesi ile yürürlükten kaldırılan madde metni:
Madde 143 – Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya Devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulur. (Ek cümle: 19/06/1999 – 4388/1 md.) Ancak, sıkıyönetim ve savaş haline ilişkin hükümler saklıdır.
(Değişik fıkra: 19/06/1999 – 4388/1 md.) Devlet Güvenlik Mahkemesinde bir Başkan, iki asıl ve bir yedek üye ile Cumhuriyet Başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet Savcısı bulunur.
(Değişik fıkra: 19/06/1999 – 4388/1 md.) Başkan, iki asıl ve bir yedek üye ile Cumhuriyet Başsavcısı, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından; Cumhuriyet Savcıları ise, diğer Cumhuriyet Savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca özel kanununda gösterilen usule göre dört yıl için atanırlar; süresi bitenler yeniden atanabilirler.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri kararlarının temyiz mercii Yargıtaydır.
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin işleyişi, görev ve yetkileri ve yargılama usulleri ile ilgili diğer hükümler, kanunda gösterilir.
(Son fıkra mülga: 19/06/1999 – 4388/1 md.)
Madde 144 – (Değişik madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./14. md.)(*)
Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 144 – Hakim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (Hakimler için idari nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığının izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılır. Adalet Bakanı soruşturma ve inceleme işlemlerini, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle de yaptırabilir.
Madde 145 – (Değişik madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./15. md.)(*)
Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz.
Askeri mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir.
Askeri yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askeri hakimlerin özlük işleri, askeri savcılık görevlerini yapan askeri hakimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 145 – Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin; askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.
Askeri mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler.
Askeri mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir.
Askeri yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askeri hakimlerin özlük işleri askeri savcılık görevlerini yapan askeri hakimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir. Kanun, ayrıca askeri hakimlerin yargı hizmeti dışındaki askeri hizmetler yönünden askeri hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir.
Madde 146 – (Değişik madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./16. md.)(*)
Anayasa Mahkemesi onyedi üyeden kurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askeri Yargıtay, bir üyeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hakim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer.
Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, (…)(**) en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde (…)(***) en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hakim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Anayasa Mahkemesi üyeleri asli görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 16. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
(**) Burada yer alan “bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir;” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
(***) Burada yer alan “de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 16. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 146 – Anayasa Mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur.
Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinde göstereceği üç aday arasından; üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer.
Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır.
Anayasa Mahkemesi, asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Anayasa Mahkemesi üyeleri, asli görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.
Madde 147 – (Değişik fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./17. md.)(*) Anayasa Mahkemesi üyeleri oniki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hakimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 17. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 17. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Anayasa Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.
Madde 148 – Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.(*)
Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./18. md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./18. md.) Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./18. md.) Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.(**)
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./18. md.) Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.
Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
(Değişik fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./18. md.)(***)
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “ve bireysel başvuruları karara bağlar” ibaresi, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 18. maddesi ile eklenmiştir.
(**) Fıkrada yer alan “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını,” ibaresi, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 18. maddesi ile eklenmiştir.
(***) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Yüce Divan kararları kesindir.
Madde 149 – (Değişik madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./19. md.)(*)
Anayasa Mahkemesi, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az oniki üye ile toplanır. Bölümler ve Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla alır. Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluşturulabilir.
Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır, bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanır.
Anayasa değişikliğinde iptale, siyasi partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.
Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, Genel Kurul ve bölümlerin yargılama usulleri, Başkan, başkanvekilleri ve üyelerin disiplin işleri kanunla; Mahkemenin çalışma esasları, bölüm ve komisyonların oluşumu ve işbölümü kendi yapacağı İçtüzükle düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, bireysel başvurularda duruşma yapılmasına karar verilebilir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir ve siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasi partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 149 – Anayasa Mahkemesi, Başkan ve on üye ile toplanır, salt çoğunluk ile karar verir. Anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verebilmesi için beşte üç oy çokluğu şarttır.(*)
Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunla; mahkemenin çalışma esasları ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir. (Ek cümle: 23/07/1995 – 4121/14 md.) ve siyasi partilerin temelli kapatılması veya kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasi partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
(*) 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, fıkraya “ve siyasi parti davalarında kapatılmaya” ibaresi eklenmiş, “üçte iki” ibaresi “beşte üç” olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 150 – Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. İktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanır.
Madde 151 – Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, kanun hükmünde kararname veya içtüzüğün Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer.
Madde 152 – Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.
Madde 153 – Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.
Madde 154 – Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.
Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri ve daire başkanları kendi üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler; süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet Başsavcıvekili, Yargıtay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından gizli oyla belirleyeceği beşer aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, Başkan, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeleri ile Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet Başsavcıvekilinin nitelikleri ve seçim usulleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Madde 155 – Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
(Değişik fıkra: 13/08/1999 – 4446/3 md.)(*) Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.
Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idari yargı hakim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı; tarafından seçilir.
Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Danıştayın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usulleri, idari yargının özelliği, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 13/08/1999 tarih ve 4446 sayılı kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 13/08/1999 tarih ve 4446 sayılı kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek, idari uyuşmazlıkları çözümlemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.
Madde 156 – Askeri Yargıtay, askeri mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ayrıca, asker kişilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Askeri Yargıtay üyeleri birinci sınıf askeri hakimler arasından Askeri Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boş yer için göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.
Askeri Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı ve daire başkanları Askeri Yargıtay üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.
(Değişik fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./20. md.)(*) Askeri Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 20. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 20. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Askeri Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenlenir.
Madde 157 – Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri hakim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile birinci sınıf askeri hakimler arasından her boş yer için gösterilecek üç aday içinden; hakim sınıfından olmayan üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.
Askeri hakim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.
Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları hakim sınıfından olanlar arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.
(Değişik fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./21. md.)(*) Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenlenir.
Madde 158 – Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.
Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.
Madde 159 – (Değişik madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./22. md.)(*)
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmiiki asıl ve oniki yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır.
Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk, (…)(**) dallarında görev yapan öğretim üyeleri, (…)(***) ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hakim ve savcıları arasından adli yargı hakim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hakim ve savcıları arasından idari yargı hakim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.
Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde yapılır. Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan Kurul üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden altmış gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır. Diğer üyeliklerin boşalması halinde, asıl üyenin yedeği tarafından kalan süre tamamlanır.
Yargıtay, Danıştay ve Türkiye Adalet Akademisi genel kurullarından seçilecek Kurul üyeliği için her üyenin, birinci sınıf adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından seçilecek Kurul üyeliği için her hakim ve savcının; (…)(*4*) oy kullanacağı seçimlerde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilir. Bu seçimler her dönem için bir defada ve gizli oyla yapılır.
Kurulun, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince; kanunda belirlenenler dışında başka bir görev alamazlar veya Kurul tarafından başka bir göreve atanamaz ve seçilemezler.
Kurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanına aittir. Kurul Başkanı dairelerin çalışmalarına katılamaz. Kurul, kendi üyeleri arasından daire başkanlarını ve daire başkanlarından birini de başkanvekili olarak seçer. Başkan, yetkilerinden bir kısmını başkanvekiline devredebilir.
Kurul, adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.
Hakim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hakimler için idari nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanının oluru ile Kurul müfettişlerine yaptırılır. Soruşturma ve inceleme işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle de yaptırılabilir.
Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.
Kurula bağlı Genel Sekreterlik kurulur. Genel Sekreter, birinci sınıf hakim ve savcılardan Kurulun teklif ettiği üç aday arasından Kurul Başkanı tarafından atanır. Kurul müfettişleri ile Kurulda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hakim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Kurula aittir.
Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hakim ve savcılar ile adalet müfettişlerini ve hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.
Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, Kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, çalışma usul ve esasları, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir.
Açıklama:
(*) 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
(**) Burada yer alan “iktisat ve siyasal bilimler” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
(***) Burada yer alan “üst kademe yöneticileri” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
(*4*) Burada yer alan “ancak bir aday için” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
Tarihçe:
1 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile değiştirilen madde:
Madde 159 – Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
Kurulun Başkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. Kurulun üç asil ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulunun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca, dört yıl için seçilir.Süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hakimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.
Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.
Kurulun görevlerini yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların Kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir.
Adalet Bakanlığının merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hakim ve savcıların muvafakatlarını alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.
Adalet Bakanı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hakim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir.
Madde 160 – Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Sayıştayın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz.(**)
Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararları esas alınır.
(Ek fıkra: 29/10/2005 – 5428 S.K./2. md.) Mahalli idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması Sayıştay tarafından yapılır.
Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri, Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.
(Mülga fıkra: 07/05/2004 – 5170 S.K./10. md.)(*)
Açıklama:
(*) 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra için Tarihçeye bakınız.
(**) Fıkrada yer alan “genel ve katma bütçeli dairelerin” ibaresi, 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 2. maddesi ile “merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Tarihçe:
1 – 07/05/2004 kabul tarihli, 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı R.G.de yayımlanan 5170 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra metni:
Silahlı Kuvvetler elinde bulunan Devlet mallarının Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlenmesi usulleri, Milli Savunma hizmetlerinin gerektirdiği gizlilik esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenir.
Madde 161 – Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları, yıllık bütçelerle yapılır.
(Değişik fıkra: 29/10/2005 – 5428 S.K./3. md.)(*) Mali yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü kanunla düzenlenir.
Kanun, kalkınma planları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir.
Bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz.
Açıklama:
(*) 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Mali yıl başangıcı ile genel ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağı kanunla belirlenir.
Madde 162 – Bakanlar Kurulu, merkezi yönetim bütçe tasarısı ile milli bütçe tahminlerini gösteren raporu, mali yıl başından en az yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.(*)
Bütçe tasarıları ve rapor, kırk üyeden kurulu Bütçe Komisyonunda incelenir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna veya gruplarına en az yirmibeş üye verilmek şartı ile, siyasi parti gruplarının ve bağımsızların oranlarına göre temsili gözönünde tutulur.
Bütçe komisyonunun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve mali yıl başına kadar karara bağlanır.
(Değişik fıkra: 29/10/2005 – 5428 S.K./4. md.)(**) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda, kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar.
Açıklama:
(*) Fıkrada yer alan “genel ve katma bütçe tasarıları” ibaresi, 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “merkezi yönetim bütçe tasarısı” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
(**) 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değiştirilen fıkra:
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda, bakanlık ve daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur.
Madde 163 – Merkezi yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek miktarın sınırını gösterir. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez. Cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik tasarılarında ve cari ve ileriki yıl bütçelerine mali yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri karşılayabilecek mali kaynak gösterilmesi zorunludur.(*)
Açıklama:
(*) Maddede yer alan “Genel ve katma bütçelerle” ibaresi, 29/10/2005 kabul tarihli, 09/11/2005 tarih ve 25988 sayılı R.G.de yayımlanan 5428 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “Merkezi yönetim bütçesiyle” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 164 – Kesinhesap kanunu tasarıları, kanunda daha kısa bir süre kabul edilmemiş ise, ilgili oldukları mali yılın sonundan başlayarak, en geç yedi ay sonra Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Sayıştay, genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesinhesap kanunu tasarısının verilmesinden başlayarak en geç yetmişbeş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
Kesinhesap kanunu tasarısı, yeni yıl bütçe kanunu tasarısıyla birlikte Bütçe Komisyonu gündemine alınır. Bütçe Komisyonu, bütçe kanunu tasarısıyla kesinhesap kanunu tasarısını Genel Kurula birlikte sunar, Genel Kurul, kesinhesap kanunu tasarısını, yeni yıl bütçe kanunu tasarısıyla beraber görüşerek karara bağlar.
Kesinhesap kanunu tasarısı ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılamamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez.
Madde 165 – Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir.
Madde 166 – Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.
Planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir.
Kalkınma planlarının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
(Ek fıkra: 07/05/2010 – 5982 S.K./23. md.) Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişari nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.
Madde 167 – Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemlerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilli veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.
Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir.
Madde 168 – Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.
Madde 169 – Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.
Madde 170 – Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.
Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır.
Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.
Madde 171 – Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.
(Son fıkra mülga: 23/07/1995 – 4121/15 md.)(*)
Açıklama:
(*) 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 15. maddesiyle yürürlükten kaldırılan fıkra için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı kanunun 15. maddesiyle yürürlükten kaldırılan fıkra metni:
Kooperatifler, Devletin her türlü kontrol ve denetimine tabii olup, siyasetle uğraşamaz ve siyasi partilerle işbirliği yapamazlar.
Madde 172 – Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.
Madde 173 – Devlet, esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.
Madde 174 – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
2. 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;
3. 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
6. 1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun;
7. 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;
8. 3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.
Geçici Madde 1 – Anayasanın halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte, halkoylaması tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanına tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. 18 Eylül 1980 tarihinde Devlet Başkanı olarak içtiği and yürürlükte kalır. Yedi yıllık sürenin sonunda Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasada öngörülen hükümlere göre yapılır.
Cumhurbaşkanı, ilk genel seçimler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp; Başkanlık Divanı oluşuncaya kadar, 12 Aralık 1980 gün ve 2356 sayılı Kanunla teşekkül etmiş olan Milli Güvenlik Konseyinin Başkanlığını da yürütür.
İlk milletvekili genel seçimleri sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp göreve başlayıncaya kadar geçecek süre içinde, Cumhurbaşkanlığının herhangi bir surette boşalması halinde, Milli Güvenlik Konseyinin en kıdemli üyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp Anayasaya göre yeni Cumhurbaşkanını seçinceye kadar, Cumhurbaşkanına vekalet eder ve O’nun Anayasadaki bütün görevlerini yerine getirir ve yetkilerini kullanır.
Geçici Madde 2 – 12 Aralık 1980 gün ve 2356 sayılı Kanunla kuruluşu gösterilen Milli Güvenlik Konseyi, Anayasaya dayalı olarak hazırlanacak Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanununa göre yapılacak ilk genel seçimler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun ve 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunlara göre görevlerini devam ettirir.
Anayasanın kabulünden sonra 2356 sayılı Kanunun 3 üncü maddesindeki Milli Güvenlik Konseyi Üyeliklerinden birisinin herhangi bir nedenle boşalması halinde doldurulması usulüne ilişkin hüküm uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp göreve başladıktan sonra, Milli Güvenlik Konseyi, altı yıllık bir süre için Cumhurbaşkanlığı Konseyi haline dönüşür ve Milli Güvenlik Konseyi Üyeleri, Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi sıfatını alırlar. Milli Güvenlik Konseyi üyesi olarak 18 Eylül 1980 tarihinde içtikleri and yürürlükte kalır. Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyeleri, Anayasada Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin haiz bulundukları özlük hakları ile dokunulmazlığına sahip olurlar. Altı yıllık süre sonunda Cumhurbaşkanlığı Konseyinin hukuki varlığı sona erer.
Cumhurbaşkanlığı Konseyinin görevleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek Cumhurbaşkanlığına gönderilen, Anayasada yazılı temel hak ve hürriyetlere ve ödevlere, laiklik ilkesine, Atatürk inkılaplarının, milli güvenliğin ve kamu düzeninin korunmasına, Türkiye Radyo – Televizyon Kurumuna, Milletlerarası andlaşmalara, dış ülkelere silahlı kuvvet gönderilmesine ve yabancı kuvvetlerin Türkiyeye kabulüne, olağanüstü yönetime, sıkıyönetim ve savaş haline dair kanunlar ile Cumhurbaşkanınca gerekli görülen diğer kanunları Cumhurbaşkanına tanınan onbeş günlük sürenin ilk on günü içinde incelemek;
b) Cumhurbaşkanının istemi ve tespit edeceği süre içinde:
Milletvekili genel seçimlerinin yenilenmesine, olağanüstü yönetim
yetkisinin kullanılmasına ve alınacak tedbirlere, Türkiye Radyo – Televizyon Kurumunun yönetim ve gözetimine, gençliğin yetiştirilmesine ve Diyanet İşlerinin düzenlenmesine ilişkin konuları incelemek ve görüş bildirmek;
c) Cumhurbaşkanının istemine göre, iç ve dış güvenlik ile gerekli görülen diğer konularda inceleme ve araştırma yapmak ve sonuçlarını Cumhurbaşkanına sunmak.
Geçici Madde 3 – Anayasaya göre yapılacak ilk milletvekili genel seçimi sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp, Başkanlık Divanını oluşturması ile birlikte:
a) 27 Ekim 1980 gün ve 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun,
b) 12 Aralık 1980 gün ve 2356 sayılı Milli Güvenlik Konseyi Hakkında Kanun,
c) 29 Haziran 1981 gün ve 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanun,
Yürürlükten kalkar ve Milli Güvenlik Konseyi ile Danışma Meclisinin hukuki varlıkları sona erer.
Geçici Madde 4 – (Mülga madde: 17/05/1987 – 3361/4 md.)(*)(**)
Açıklama:
(*) 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunun 4. maddesiyle yürürlükten kaldırılan madde için Tarihçeye bakınız.
(**) 25.03.1987 tarihli ve 3376 sayılı “Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun” gereğince, halkoyuna sunulmak üzere 18.05.1987 tarihli ve 19464 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17.05.1987 tarihli ve 3361 sayılı Kanun 06.09.1987 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilmiş ve buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu Kararı 12.09.1987 tarihli ve 19572 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Tarihçe:
1 – 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunun 4. maddesiyle yürürlükten kaldırılan madde metni:
Geçici Madde 4 – 1) 16 Ekim 1981 tarih ve 2533 sayılı Kanunla feshedeilmiş bulunan siyasi partilerden;
11 Eylül 1980’den sonra gerek parti tüzel kişiliği, gerek bunların merkez yöneticilerinden veya Parlemento üyelerinden herhangi biri hakkında Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının Birinci babında yer alan Devletin şahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerden herhangi biriyle ilgili olarak kamu davası açılmış olanlarla, 11 Eylül 1980 tarihinde iktidar partisi ve anamuhalefet partisi durumunda bulunan siyasi partilerin;
a) 1 Ocak 1980 ve daha sonraki tarihlerde; genel başkan, genel başkan yardımcıları veya vekilleri, genel sekreterleri, bunların yardımcıları ve merkez yönetim kurulu veya benzeri organların üyeleri; Anayasanın halk oylaması sonucu kabulü tarihinden başlayarak 10 yıl süre ile siyasi parti kuramazlar; Anayasa hükümlerine dayalı olarak kurulacak siyasi partilere üye olamazlar, bu partiler tarafından veya bağımsız olarak milletvekili genel ve ara seçimlerinde, mahalli seçimlerde aday gösterilemez ve aday olamazlar. Siyasi partilerle herhangi bir şekilde bağlantı kuramazlar ve siyasi partiler de fahri olarak bile herhangi bir görev alamazlar.
b) 1 Ocak 1980 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde üye bulunan milletvekilleri ile senatörler, Anayasanın halk oylaması sonucu kabulü tarihinden başlamak üzere 5 yıl süre ile siyasi parti kuramazlar, kurulacak siyasi partilere merkez yönetim kurullarında veya benzeri organlarında görev alamazlar.
2) 1 Ocak 1980 tarihinde kontenjan senatörü veya Cumhuriyet Senatosunun tabii üyesi olanlar ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin bağımsız üyelerinden; haklarında Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının Birinci Babında yer alan Devletin şahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerden herhangi biriyle kamu davası açılmış bulunanlar veya birinci fıkra nitelendirilen siyasi partilerden birine girmiş olanlar birinci fıkranın (b) bendi hükümlerine tabii olurlar.
Geçici Madde 5 – Yapılacak ilk milletvekili genel seçimi sonucunun Yüksek Seçim Kurulunca ilanını takip eden onuncu gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında, saat 15.00 de kendiliğinden toplanır. Bu toplantıya en yaşlı Milletvekili Başkanlık eder. Bu toplantıda milletvekilleri andiçerler.
Geçici Madde 6 – Anayasaya göre kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantı ve çalışmaları için kendi içtüzükleri yapılıncaya kadar, Millet Meclisinin 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan İçtüzüğünün, Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uygulanır.
Geçici Madde 7 – İlk milletvekili genel seçimi sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp, yeni Bakanlar Kurulu kuruluncaya kadar, iş başında olan Bakanlar Kurulunun görevi devam eder.
Geçici Madde 8 – Anayasa ile kabul edilmiş olan yeni organ, kurum ve kurulların kuruluş, görev, yetki ve işleyişleri ile ilgili kanunlarla, Anayasada konulması veya değiştirilmesi öngörülen diğer kanunlar, Anayasanın kabulünden başlayarak Kurucu Meclisin görev süresi içerisinde, bu süre içerisinde yetiştirilemeyenler, seçimle gelen Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk toplantısını izleyen bir yıl sonuna kadar çıkartılır.
Geçici Madde 9 – İlk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanı kurulduktan sonra altı yıllık süre içinde yapılacak Anayasa değişikliklerini Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Bu takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisinin geri gönderilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanunu, aynen kabul edip tekrar Cumhurbaşkanına gönderebilmesi, üye tamsayısının dörtte üç çoğunluğunun oyu ile mümkün olabilir.
Geçici Madde 10 – Mahalli İdare seçimleri en geç Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk toplantısını izleyen bir yıl içinde yapılır.
Geçici Madde 11 – Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte Anayasa Mahkemesi asıl ve yedek üyesi olanların kadroları ile görevleri devam eder. Bunlardan Anayasa Mahkemesince belli görevlere seçilenlerin bu suretle kazanmış oldukları sıfatları saklı kalır.
Anayasa Mahkemesi asıl üye sayısı onbire ininceye kadar boşalan asıl üye kadrosuna, asıl ve yedek üye sayısı toplamı onbeşe ininceye kadar da boşalan yedek üye kadrosuna seçim yapılmaz. Anayasa Mahkemesinin yeni düzenlemeye intibakı sağlanıncaya kadar asıl üye sayısının onbirden, asıl ve yedek üye sayıları toplamının onbeşden aşağı düşmesi nedeniyle yapılacak seçimlerde bu Anayasanın kabul ettiği esasa ve sıraya uyulur.
Anayasa Mahkemesi asıl üye sayısı onbire ininceye kadar dava ve işlerde 22/04/1962 gün ve 44 sayılı Kanunun öngördüğü toplanma yeter sayısı uygulanır.
Geçici Madde 12 – 13/05/1981 gün ve 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun geçici 1 inci maddesi uyarınca Yargıtay ve Danıştaydan Kurulun asıl ve yedek üyeliğine; 1730 sayılı Yargıtay Kanununa 25/06/1981 gün ve 2483 sayılı Kanunla eklenen geçici madde uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı ile Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine; 06/01/1982 gün ve 2575 sayılı Danıştay Kanununun geçici 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Danıştay Başkanlığına, Başsavcılığına, başkanvekilliklerine ve daire başkanlıklarına, Devlet Başkanınca seçilmiş bulunanlar, seçildikleri dönem için bu görevlerine devam ederler.(*)
06/01/1982 gün ve 2576 sayılı Kanunun geçici maddelerinin idari mahkemeler Başkan ve üyeliklerine atamalara ilişkin hükümleri de saklıdır.
Açıklama:
(*) 11/12/2010 kabul tarihli, 18/12/2010 tarih ve 27789 sayılı R.G.de yayımlanan 6087 sayılı ” Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu”nun 46. maddesi gereğince, 2461 sayılı Kanuna yapılan atıflar, bu Kanunun (6087) ilgili hükümlerine yapılmış sayılır.
Geçici Madde 13 – Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna Yargıtaydan seçilmesi gereken bir asıl ve bir yedek üyenin seçimleri Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yapılır.
Seçilen üyeler göreve başlayıncaya kadar Kurul, toplantı yeter sayısını oluşturacak yedek üyenin katılmasıyla çalışmalarını yapar.
Geçici Madde 14 – Sendikaların gelirlerini Devlet bankalarında muhafaza etmelerine ilişkin yükümlülükleri, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde yerine getirilir.
Geçici Madde 15 – (Mülga madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./24. md.)(*)
Açıklama:
(*) Maddenin değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan metinleri için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 03/10/2001 kabul tarihli, 17/10/2001 tarih ve 24556 mükerrer sayılı R.G.de yayımlanan 4709 sayılı Kanunun 34. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra metni:
Bu dönem içinde çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyarınca alınan karar ve tasarrufların Anayasaya aykırılığı iddia edilemez.
—————————————————–
2 – 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 5982 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yürürlükten kaldırılan madde:
Geçici Madde 15 – 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Milli Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
(Mülga fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./34. md.)
Geçici Madde 16 – Anayasanın halkoylamasına ilişkin oy verme kütüğünde ve sandık listesinde kaydı ve oy kullanma yeterliği bulunduğu halde hukuki veya fiili herhangi bir mazereti olmaksızın halkoylamasına katılmayanlar, Anayasanın halkoylamasını takip eden beş yıl içinde yapılacak genel ve ara seçimleri ile mahalli seçimlere ve diğer halkoylamalarına katılamazlar, seçimlerde aday olamazlar.
Geçici Madde 17 – (Ek madde: 10/05/2007 – 5659 S.K./1. md.)
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk genel seçimde, Anayasanın 67 nci maddesinin son fıkrası 10/06/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer almasına ilişkin hükümleri bakımından uygulanmaz.
Geçici Madde 18 – (Ek madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./25. md.)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri asıl üye sıfatını kazanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun ve bir üyeyi de baro başkanlarının gösterecekleri üçer aday içinden seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı üye seçimi için aday göstermek amacıyla;
a) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Sayıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Sayıştay Genel Kurulunca seçim yapılır. Her Sayıştay üyesinin (…)(*) oy kullanabileceği bu seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
b) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının ilanında gösterilen yer ve zamanda baro başkanları tarafından seçim yapılır. Her bir baro başkanının (…)(*) oy kullanabileceği bu seçimde, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
c) (a) ve (b) bentleri uyarınca yapılan seçimlerin sonucunda aday gösterilmiş sayılanların isimleri seçimin yapıldığı günü takip eden gün Sayıştay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlıklarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir.
ç) (c) bendi uyarınca yapılan bildirimden itibaren on gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır. Her boş üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır; ikinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı, birer üyeyi Yargıtay ve Danıştay kontenjanlarından olan ilk üyeliklerin boşalmasından sonra Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday gösteren kurumların halen mevcut üyeleri ile kendi kontenjanlarından seçilmiş yedek üyeler, tamamlama seçiminde göz önünde bulundurulur.
Anayasa Mahkemesinde halen belli görevlere seçilmiş olanların bu sıfatları seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte üye olanlar yaş haddine kadar görevlerine devam ederler.
Bireysel başvuruya ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvurular kabul edilir.
Açıklama:
(*) Burada yer alan “ancak bir aday için” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
Geçici Madde 19 – (Ek madde: 07/05/2010 – 5982 S.K./25. md.)
Geçici Madde 19 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde aşağıda belirtilen esas ve usuller dahilinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri seçilir:
a) Cumhurbaşkanı, hakimlik mesleğine alınmasına engel bir hali olmayan; yükseköğretim kurumlarının hukuk, (…)(*) dallarında en az onbeş yıldan beri görev yapan öğretim üyeleri, (…)(**) ile meslekte fiilen onbeş yılını doldurmuş avukatlar arasından dört üye seçer. (İptal cümle: Anayasa Mah. 07/07/2010 tarih ve E. 2010/49, K. 2010/87)(***)
b) Yargıtay Genel Kurulu, Yargıtay üyeleri arasından üç asıl ve üç yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Yargıtay Birinci Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Birinci Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Yargıtay Genel Kurulu seçim yapar. Her Yargıtay üyesinin (…)(*4*) oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
c) Danıştay Genel Kurulu, Danıştay üyeleri arasından iki asıl ve iki yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Danıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Danıştay Genel Kurulu seçim yapar. Her Danıştay üyesinin (…)(*4*) oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
ç) Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu, kendi üyeleri arasından, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bir asıl ve bir yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Türkiye Adalet Akademisi Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu seçim yapar. Her üyenin (…)(*4*) oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
d) Yedi asıl ve dört yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş olan adli yargı hakim ve savcıları arasından, adli yargı hakim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adaylık başvurularını ilan eder. İlan tarihinden itibaren üç gün içinde adaylar Yüksek Seçim Kuruluna başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adayların başvurularını inceler ve aday listesini belirleyerek ilan eder. Takip eden iki gün içinde bu listeye karşı itiraz edilebilir. İtiraz süresinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde itirazlar incelenir, sonuçlandırılır ve kesin aday listesi ilan edilir. Yüksek Seçim Kurulunun kesin aday listesini ilan ettiği tarihten sonraki ikinci Pazar günü her ilde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak seçimlerde, o ilde ve ilçelerinde görev yapan hakim ve savcılar oy kullanır. İl seçim kurulları o ilde oy kullanacak hakim ve savcıların sayısına göre sandık kurulları oluşturur. Sandık kurullarının işlem, tedbir ve kararlarına karşı yapılan şikayet ve itirazlar il seçim kurulunca karara bağlanır. Adaylar propaganda yapamazlar; sadece, Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde özgeçmişlerini bu iş için tahsis edilmiş bir internet sitesinde yayımlayabilirler. (İptal cümle: Anayasa Mah. 07/07/2010 tarih ve E. 2010/49, K. 2010/87)(***) Seçimlerde en çok oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur. Kullanılacak oy pusulalarıyla ilgili diğer hususlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenir. Yüksek Seçim Kurulu, oy pusulalarını kendisi bastırabileceği gibi gerektiğinde uygun göreceği il seçim kurulları vasıtasıyla bastırmaya da yetkilidir. Yapılacak seçimlerde, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun bu bende aykırı olmayan hükümleri uygulanır.
e) Üç asıl ve iki yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hakim ve savcıları arasından, idari yargı hakim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bölge idare mahkemelerinin bulunduğu illerde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak bu seçimlerde, o bölge idare mahkemesinde ve yargı çevresi içerisinde kalan yerlerde görev yapan idari yargı hakim ve savcıları oy kullanır. Bu seçimler hakkında da (d) bendi hükümleri uygulanır.
Birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun asıl üyeleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki otuzuncu günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yargıtay ve Danıştaydan gelen asıl ve yedek üyelerinin görevleri, seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bunlardan, Yargıtaydan gelen üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın (b) bendi uyarınca seçilenler; Danıştaydan gelen üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın (c) bendi uyarınca seçilenler, sırayla göreve başlarlar.
Birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri uyarınca seçilen üyelerden, üçüncü fıkra uyarınca göreve başlayanların görev süresi, birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen diğer Kurul üyelerinin görev süresinin bittiği tarihte sona erer.
İlgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna seçilen asıl üyeler, Yargıtay daire başkanı için ilgili mevzuatında öngörülen tüm mali ve sosyal haklar ile emeklilik hakkından aynen yararlanırlar. Ayrıca, Kurulun Başkanı dışındaki asıl üyelerine, (30000) gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ek tazminat ödenir.
İlgili kanunlarda düzenleme yapılıncaya kadar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu;
a) Anayasa hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, yürürlükteki kanun hükümlerine göre Kurul şeklinde çalışır.
b) İkinci fıkra uyarınca asıl üyelerinin göreve başladığı tarihten itibaren bir hafta içinde Adalet Bakanının başkanlığında toplanır ve bir geçici Başkanvekili seçer.
c) En az onbeş üye ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar verir.
ç) Sekreterya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yürütülür.
Kurul müfettişleri ile adalet müfettişleri atanıncaya kadar, mevcut adalet müfettişleri, Kurul müfettişi ve adalet müfettişi sıfatıyla görev yaparlar.
Bu madde hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar uygulanır.
Açıklama:
(*) Burada yer alan “iktisat ve siyasal bilimler” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
(**) Burada yer alan “üst kademe yöneticileri” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
(***) Anayasa Mahkemesinin 07/07/2010 Karar Günlü, 2010/49 Esas, 2010/87 Karar Sayılı, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan kararıyla iptal edilen (a) bendinin son cümlesi ile (d) bendinin 11. cümlesi için Tarihçeye bakınız.
(*4*) Burada yer alan “sadece bir aday için” ibaresi, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan, 07/07/2010 karar günlü, E: 2010/49, K. 2010/87 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
Tarihçe:
1 – Anayasa Mahkemesinin 07/07/2010 Karar Günlü, 2010/49 Esas, 2010/87 Karar Sayılı, 01/08/2010 tarih ve 27659(Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan kararıyla iptal edilen (a) bendinin son cümlesi ile (d) bendinin 11. cümlesi:
Cumhurbaşkanı, üst kademe yöneticileri arasından seçeceği Kurul üyesini, bakanlık, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, valilik, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, kamu kurum ve kuruluşlarında genel müdürlük veya teftiş kurulu başkanlığı görevlerini yapanlar arasından seçer.
Bu seçimlerde her seçmen sadece bir aday için oy kullanabilir.
Madde 175 – (Değişik madde: 17/05/1987-3361/3 md.)(*)
Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.
Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.
Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir.
Meclisce üye tamsayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazetede yayımlanır.
Doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi üzerine, Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddeleri Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulabilir. Halkoylamasına sunulmayan Anayasa değişikliğine ilişkin Kanun veya ilgili maddeler Resmi Gazetede yayımlanır.
Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların kabulü sırasında, bu Kanunun halkoylamasına sunulması halinde, Anayasanın değiştirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayrı ayrı oylanacağını da karara bağlar.
Halkoylamasına, milletvekili genel ve ara seçimlerine ve mahalli genel seçimlere iştiraki temin için, kanunla para cezası dahil gerekli her türlü tedbir alınır.
Açıklama:
(*) 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunun 3. maddesiyle değiştirilen madde için Tarihçeye bakınız.
Tarihçe:
1 – 17/05/1987 tarih ve 3361 sayılı kanunun 3. maddesiyle değiştirilen madde metni:
Madde 175 – Anayasanın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler ivedilikle görüşülemez. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyuyla mümkündür.
Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü birinci fıkradaki kayıtlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.
Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerini Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderdikten sonra Meclis geri gönderilen Kanunu aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir.
Madde 176 – Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmı, Anayasa metnine dahildir.
Madde kenar başlıkları, sadece ilgili oldukları maddelerin konusunu ve maddeler arasındaki sıralama ve bağlantıyı gösterir. Bu başlıklar, Anayasa metninden sayılmaz.
Madde 177 – Bu Anayasa, halkoylaması sonucu kabul edilip Resmi Gazetede yayımlanması ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olur ve aşağıda gösterilen istisnalar ile bu istisnaların yürürlüğe girmesine ait hükümler dışında bütünüyle yürürlüğe girer.
a) İKİNCİ KISIM II. Bölümdeki; kişi hürriyeti ve güvenliği, basın ve yayımla ilgili hükümler, toplantı hak ve hürriyetleri,
III. Bölümdeki çalışma ile ilgili hükümler, toplu iş sözleşmesi, grev hakkı ve lokavt ile ilgili hükümler,
Bu hükümler yeni kanunları çıkarıldığında veya mevcut kanunlarda değişiklik yapıldığında ve her halde en geç Türkiye Büyük Millet Meclisi göreve başladığında yürürlüğe girer. Ancak bu hükümler yürürlüğe girinceye kadar mevcut kanunlar ve Milli Güvenlik Konseyinin bildiri ve kararları uygulanır.
b) İKİNCİ KlSIM’daki; siyasi faaliyette bulunma hakları ile siyasi partilerle ilgili hükümler, bunlara dayalı olarak yeniden hazırlanacak Siyasi Partiler Kanununun;
Seçme ve seçilme hakkı ise yine bu hükümlere dayalı olarak hazırlanacak Seçim Kanununun;
Yayımlanması ile yürürlüğe girer.
c) ÜÇÜNCÜ KISIM’daki; yasama ile ilgili hükümler;
Bu hükümler ilk milletvekili genel seçimi sonucunun ilanı ile birlikte yürürlüğe girer. Ancak bu bölümdeki Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri, 29 Haziran 1981 gün ve 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi göreve başlayıncaya kadar Milli Güvenlik Konseyince yerine getirilir.
d) ÜÇÜNCÜ KISIM’daki; Cumhurbaşkanı başlığı altındaki görev ve yetkileri ile Devlet Denetleme Kurulu, Bakanlar Kurulu başlığı altındaki tüzükler, Milli Savunma, olağanüstü yönetim usulleri, idare başlığı altındaki mahalli idareler ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu hariç diğer hükümler ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri hariç yargıya ilişkin bütün hükümler Anayasanın halkoylaması Sonucunda kabulünün Resmi Gazetede ilanı ile birlikte yürürlüğe girer. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna ait yürürlüğe girmeyen hükümler Türkiye Büyük Millet Meclisinin göreve başlaması ile, mahalli idareler ile Devlet Güvenlik Mahkemelerine ilişkin hükümler ise ilgili kanunların yayımlanması ile yürürlüğe girer.
e) Anayasanın halkoylaması sonucu kabulünün ilanıyle birlikte yürürlüğe girecek hükümleri ve mevcut ve kurulacak kurum, kuruluş ve kurullar için yeniden kanun yapılması veya mevcut kanunlarda değişiklik yapılması gerekiyorsa bunlara ilişkin işlemler mevcut kanunların Anayasaya aykırı olmayan hükümleri veya doğrudan Anayasa hükümleri, Anayasanın 11 inci maddesi gereğince uygulanır.
f) Kesinhesap kanunu tasarılarının görüşülme usulünü düzenleyen 164 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü 1984 yılından itibaren uygulanmaya başlanır.
Madde 16 – Bu Kanunun halkoylamasına sunulması halinde,
1 inci maddesi,
2, 3, 13 ve 15 inci maddeleri birlikte,
4 üncü maddesi,
5 inci maddesi,
6, 7 ve 14 üncü maddeleri birlikte,
8 inci maddesi ve 17 nci maddesinin ilk fıkrası birlikte,
9 ve 10 uncu maddeleri birlikte,
11 inci maddesi,
12 nci maddesi,
Ayrı ayrı oylanır.
Halkoylaması, ilk milletvekili genel seçimi ile birarada yapılır.
Madde 4 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halk oylamasına sunulması halinde 1 inci maddesi ayrı, 2 ve 3 üncü maddeleri birlikte ayrı oylanır.
Geçici Madde 1 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 67 nci maddesinin son fıkrası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci dönemi içinde yapılacak ilk ara seçimde uygulanmaz.
Bekir BOZDAĞ’dan Boşalan Başbakan Yardımcılığına, Ankara Milletvekili Emrullah İŞLER’in, Sadullah ERGİN’den Boşalan Adalet Bakanlığına, Başbakan Yardımcısı Bekir BOZDAĞ’ın, Fatma ŞAHİN’den Boşalan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına, Sakarya Milletvekili Ayşenur İSLAM’ın, Egemen BAĞIŞ’tan Boşalan Avrupa Birliği Bakanlığına, Antalya Milletvekili Mevlüt ÇAVUŞOĞLU’nun, Nihat ERGÜN’den Boşalan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, Kocaeli Milletvekili Fikri IŞIK’ın, Erdoğan BAYRAKTAR’dan Boşalan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, İstanbul Milletvekili İdris GÜLLÜCE’nin, Mehmet Zafer ÇAĞLAYAN’dan Boşalan Ekonomi Bakanlığına, Denizli Milletvekili Nihat ZEYBEKCİ’nin, Suat KILIÇ’tan Boşalan Gençlik ve Spor Bakanlığına, Samsun Milletvekili Akif Çağatay KILIÇ’ın, Muammer GÜLER’den Boşalan İçişleri Bakanlığına, Efkan ALA’nın, Binali YILDIRIM’dan Boşalan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına, Karaman Milletvekili Lütfi ELVAN’ın Atanmalarına Dair Tezkere
Resmi Gazete Tarihi: 26/12/2013
Resmi Gazete Sayısı: 28863
BAKANLARIN İSTİFASI VE ATANMASINA DAİR İŞLEM
T.C.
BAŞBAKANLIK 25 Aralık 2013
69471265.300-01-11024
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İLGİ: a) 6/7/2011 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-01-7009 sayılı yazımız.
b) 6/7/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazınız.
İlgi yazılar ile atanarak Bakanlar Kurulunda görev alan; Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR’ın Bakanlık görevinden alınmasını, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 uncu maddesi uyarınca yüksek tasviplerine saygıyla arz ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
—— • ——
T.C.
BAŞBAKANLIK 25 Aralık 2013
69471265.300-01-11026
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İLGİ: a) 6/7/2011 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-01-7009 sayılı yazımız.
b) 6/7/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazınız.
c) 1/11/2011 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-02/10700 sayılı yazımız.
ç) 2/11/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08/C-2-716 sayılı yazınız.
d) 24/1/2013 tarihli ve 69471265.300.02-797 sayılı yazımız.
e) 24/1/2013 tarihli ve B.1.0.KKB.01-08/C-1-76 sayılı yazınız.
İlgi yazılar ile atanarak Bakanlar Kurulunda görev alan; Adalet Bakanı Sadullah ERGİN, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma ŞAHİN, Avrupa Birliği Bakanı Egemen BAĞIŞ, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer ÇAĞLAYAN, Gençlik ve Spor Bakanı Suat KILIÇ, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali YILDIRIM görevlerinden istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir.
Bu sebeple; ekli listede yer alan şahısların karşılarında belirtilen Bakanlıklara atanmalarını, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri ile 3046 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca yüksek tasviplerine saygıyla arz ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
————
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI 25 Aralık 2013
68244839-150.04-2-728
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ: a) 6/7/2011 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-01-7009 sayılı yazınız.
b) 6/7/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazımız.
c) 1/11/2011 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-300-02/10700 sayılı yazınız.
ç) 2/11/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08/C-2-716 sayılı yazımız.
d) 24/1/2013 tarihli ve 69471265.300-02-797 sayılı yazınız.
e) 24/1/2013 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08/C-1-76 sayılı yazımız.
f) 25/12/2013 tarihli ve 69471265.300-01-11024 sayılı yazınız.
g) 25/12/2013 tarihli ve 69471265.300-01-11026 sayılı yazınız.
İlgi (b), (ç) ve (e) yazılar ile atanarak Bakanlar Kurulunda görev alan Adalet Bakanı Sadullah ERGİN, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma ŞAHİN, Avrupa Birliği Bakanı Egemen BAĞIŞ, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer ÇAĞLAYAN, Gençlik ve Spor Bakanı Suat KILIÇ, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali YILDIRIM bakanlık görevlerinden istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR Başbakanın teklifi üzerine bakanlık görevinden alınmıştır.
Bu sebeple, ekli listede yer alan şahıslar karşılarında belirtilen Bakanlıklara Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri ile 3046 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca atanmışlardır.
Bilgilerini rica ederim.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI