Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemeleridir.
23 Ekim 2018İİK’nun 169/a maddesi ve Açıklama olmayan banka dekontlarının ispat gücü
6 Mart 2019T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas No : 2017/2037
Karar No : 2018/3366
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Tarihi :23/05/2017
Numarası :2017/274-2017/307
Davacı :…………………………..
Davalı :……………….
İlk Derece Mahkemesi :Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Karar Tarihi :29/11/2016
Esas ve Karar No :2014/1271-2016/971
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptâli istemine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nce başvurunun esastan reddi kararı, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı taraf; tekstil ürünü fason dikim için davalıya kumaş ve tekstil malzemesi verdiğini dikilen ürünlerin iade edildiğini, ancak bir kısım giysilerin ayıplı olduğunu ve bu sebeple yurt dışına satamadıklarını, siparişin iptâl edildiğini ve satılamayan ürünler nedeniyle oluşan zararlarına karşılık reklamasyon faturası kestiklerini, ödenmemesi üzerine takip başlattıklarını, davalının itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair karara yönelik istinaf başvurusu reddedilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında, davacıya ait kumaşların davalı tarafından dikilmesi şeklinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf davalıya teslim etmiş olduğu ürünlerin ayıplı olarak dikildiğini öne sürerek zarara ilişkin reklamasyon faturası keserek ödenmemesi nedeniyle icra takibinde bulunmuş, davalı taraf ise itiraz ederek takibi durdurmuştur. Tarafların arasındaki uyuşmazlık davalının yapmış olduğu işin ayıplı olup olmadığı, her iki tarafın muayene ve ihbar külfetini yerine getirip getirmediği, getirmiş ise doğan zararın ne kadar olduğu hususundadır. Eser sözleşmesinde TBK’nın 474. maddesi gereğince eser sahibinin, eseri teslim aldığında işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulumaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa uygun bir süre içinde yükleniciye bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer yandan yüklenicinin ise TBK’nın 472/3. maddesi gereğince, eseri yapmak üzere işi teslim aldığında, eserin yapılışına uygun olmayan bir durum ve eserde bir ayıp varsa eser sahibine ihbar yükümlülüğü bulunmaktadır. Davaya konu olayda dava konusu kumaşların sondaj yolu ile toplam 712 adedinin üzerinde inceleme yapılmıştır. Eser sahibinin muayene ve ihbar yükümlülüğü ile ayıbı ispat yükümlülüğü dikkate alındığında, ürünlerin tamamı üzerinde inceleme yapılması ve ayıplı olanların belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde usulüne uygun bir bilirkişi incelemesi yapılmadığı görülmektedir. Yüklenicinin ise teslim aldığı kumaşlarda hatalar bulunduğunu belirtmesine karşın eser sahibine ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen hususlar da dikkate alınarak ek rapor alınmak suretiyle tespiti yapılan 712 adet ürün üzerinde inceleme yaparak ayıplı ifadan kaynaklanan zararının tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususlar dikkate alınmadan ilk derece mahkemesi tarafından karar verildiği ve kararın istinaf mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile esastan reddedildiği anlaşıldığından istinaf kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 23.05.2017 tarih ve 2017/274 Esas 2017/307 Karar sayılı kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, HMK 302/5 ve 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24.09.2018 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.